Summary
Bu yazıda bilateral akciğer ışınlaması için farklı planlamalar ve tedavi alanı dışındaki dozlar karşılaştırıldı. Wilms tümörlü akciğer metastazlı pediatrik hasta için 4 farklı teknikle planları yapıldı. Hedef hacim kapsanmasına, kritik organ dozlarına, tedavi sürelerine ve alan dışı dozlara bakıldı. Anteroposteriorposteroanterior (AP-PA), feKT, yoğunluk ayarlı radyoterapi (IMRT) ve feIMRT'de sağ ve sol akciğerin 12 Gy alan hacimleri sırasıyla %82, %88, %82, %83, %80, %85 %75, %80 idi. Maksimum nokta dozlar 1319, 1317, 1618 ve 1560 cGy idi. 1000 cGy'i geçen kalp hacimleri sırasıyla %66, %49, %27 ve %29 idi. Beyin ve tiroit TLD okumaları feIMRT'de yüksektir; pediatrik bilateral akciğer ışınlaması için yapılan planlarda IMRT'de kalp koruması daha iyidir. Hedef hacmin kapsanmasına, maksimum doza ve tedavi alanı dışındaki doza bakılıp klinik değerlendirme yapıldığında feKT planı en uygundur. IMRT'nin çoğu zaman dozimetrik ve klinik üstünlükleri bulunurken, pediatrik hastalarda en uygun tedavi modeli seçilirken geç yan etkilere ve ikincil malignite risklerine bakılmalıdır.Introduction
Wilms tümörü (WT) ya da nefroblastoma çocukluk çağında en sık görülen primer böbrek tümörüdür. Akciğer ise hastalığın en sık yineleme gösterdiği uzak metastaz bölgesidir.[1,2] Günümüzde multidisipliner yaklaşımla ve farklı çalışma guruplarının oluşturdukları protokollerle WT'li çocukların tedavisinde %90'a yakın sağkalım elde edilmektedir.[3] “National Wilms Tumor Studies (NWTS) 4 ve 5” te iyi histolojili evre IV akciğer metastazlı WT olgularda, metastazların yerine/sayısına ve kemoterapi cevabına bakmaksızın bilateral akciğer ışınlamasını önermektedir.[4,5] NWTS çalışma gurubunun 1986 yılında yaptığı çalışmada tanı sırasında akciğer metastazı bulunan 200 WT'li çocuk hastada 4 yıl takipte %66 oranında sağkalım gözlenmiştir. [5] Macklis ve ark.[6] yaptıkları evre IV iyi histolojili 43 hastanın 10 yıllık takiplerinde ise %77 oranında sağkalım gözlenmiştir. Bu çalışmada bilateral akciğer ışınlaması yapılan hastaların takiplerinde radyasyona bağlı subklinik iskelet-kas hipoplazisi (12/13), endokrin sistemi bozuklukları, akciğer fibrozu ve ikincil malignitelerin oluştuğu söylenmiştir. Aynı gurubun 1991 yılında yaptıkları geriye dönük analizde tedaviden 17 yıl sonra memede, 3,5 yıl sonra tiroidde ve 12 yıl sonra pankreasta ikincil malignite oluştuğu görülmüştür. Bu yan etkilerin yanı sıra Grundy ve ark.[7] yaptıkları “NWTS” çalışmasında da kardiyak toksisitesi ile ölümün, Wilms tümörlü hastalarda tümöre bağlı olmayan ikincil sıradaki ölüm sebebi olarak yayınlamışlardır. Bilateral akciğer ışınlaması sonucunda oluşan yan etkiler olmasına rağmen bu toksisiteler, Wilms tümörlü akciğer metastazlı hastalarda akciğer ışınlamasının uzun dönem hastalıksız sağkalıma pozitif yönde etkisi olduğu düşünüldüğünde kabul edilebilir düzeydedir.[8,9]Akciğer ışınlaması gereken Wilms tümörlü akciğer metaztaslı hastalarda, bilateral akciğer ışınlamasında genellikle konvansiyonel ön arka (APPA) ışınlama tekniği ile 12 Gy doz 8 fraksiyonda verilmektedir.[3,4]
Günümüzde 3 Boyutlu Konformal Tedavinin (3B-KRT) ve “Intensity Modulated Radiation Therapy” (IMRT) tekniklerinin uygulanması ile tedaviye bağlı yan etkiler azaltılırken, tümör kontrol oranı arttırılmaktadır. Çoğu zaman 3B-KRT ile hedef hacim çevresindeki kritik organların tolerans dozlarını aşmadan tümöre yüksek doz vermek zordur. IMRT ile kritik organ dozları tolerans dozların altında tutulurken, hedef hacimlere istenilen yüksek dozlar verilebilir.[10] Bu durum IMRT tekniğinin klinikteki kullanımını oldukça arttırmıştır. IMRT tekniği erişkin hastalarda kritik organa yakın tümörlerin tedavisinde en iyi seçenek olarak görünmesine rağmen hedef hacim içinde doz artımının toplam monitör unit (MU) değerinin artması ile olacağından pediatrik hastalarda IMRT ile sekonder malignite gibi bazı risklerin artabileceği raporlanmıştır.[11,12] IMRT tedavisinde kullanılan tekniğe ve enerjiye, çok yapraklı kolimatöre (Multileaf Collimator; MLC) ve artan MU değerine bağlı olarak, ikincil maligniteye sebep olabilecek alan dışı doz değeri genellikle 3B-KRT tedavisinden daha fazladır. Hall ve ark.[13] yaptıkları çalışmada IMRT'de oluşabilecek ikincil malignite olasılığının 3DCRT ile karşılaştırıldığında fazla olduğunu yayınladılar. Bu çalışmaların yanı sıra olası sağkalımı arttırdığından pediatrik hastalarda IMRT seçeneğinin iyi bir alternatif olduğunu vurgulayan çalışmalarda yayınlanmıştır.[14,15]
Radyoterapide alan dışı dozu belirlemek için en sık kullanılan yöntem hasta üzerine ya da fantom içine yerleştirilen “Thermoluminescent Dozimetre” (TLD) ölçümleridir. Yapısı “LiF: Mg, Ti” olan TLD100 “chip”leri doku eşdeğeri olmasından ve doz cevabı doğruluğu iyi olmasından dolayı radyoterapide hasta dozu ölçümünde sıklıkla kullanılır. [16] Küçük boyutlu TLD100 chipleri antropomorfik fantom içine yerleştirilerek, tedavi alanı dışında ya da içerisindeki istenilen organda doz değeri ölçülebilir. TLD çipleri ışınlama sonunda soğurdukları radyasyonu ısıtılan ortamda ışık olarak yayınlarlar. Bu ışımanın şiddetinin ölçümü ile soğurdukları radyasyonun miktarı belirlenir.
Bu yazıda, Eylül 2011 tarihinde kliniğimize başvuran evre IV iyi histolojili Wilms tümörü tanılı ve bilateral akciğer metastazlı 5 yaşında kız çocuk hastada akciğer ışınlama teknikleri değerlendirilmiştir. Farklı tedavi tekniklerinin ve bu tedavilerin alan dışı organlardaki doz değerlerinin TLD ile ölçülüp karşılaştırılması yapılarak klinik olarak en uygun tedavi modeli seçilmiştir.
Case Presentation
Hasta ve SimülasyonuKliniğimize başvuran 5 yaşında Wilms tümörlü akciğer metaztaslı hasta değerlendirilmiştir. Dört yaşında sağ böbreği alınmış ve evre I iyi histoloji Wilms tümörü tanısı konulmuştur. Daha sonra kemoterapi tedavisi alan (21 kür act-D+VCR) hastanın kontrolleri sırasında Ağustos ayında toraks bilgisayarlı tomogrofisinde (BT) her iki akciğerde metastaz saptanmıştır (Şekil 1). Hasta evre IV iyi histolojili akciğer metastazlı hasta bilateral akciğer ışınlaması için kliniğimize Ekim ayında başvurmuştur. Hastanın tedavi simülasyonu için vakum yatak ve akciğer bordu kullanılarak 3 mm kesit kalınlıkla mandibula hizasından lomber üç vertebra hizasına kadar tomografik görüntü alınmıştır. BT kesitleri üzerinden her iki akciğer hedef hacim olarak, kalp, spinalkord, tiroid ve özafagus kritik organ olarak belirlenmiştir. Şekil 1 ayrıca aksiyel kesitte “Focal Sim.” sanal konturlama istasyonunda belirlenmiş kritik organları ve akciğer hacimlerini göstermektedir.
Şekil 1: Hastaya ait konturlanmış planlama tomografisi.
Tedavi Planları
Hastaya en uygun bilateral akciğer ışınlaması
yapabilmek için XIO (4.3.3, CMS, Computerized
Medical System, St. Louis, MO) planlama sisteminde
4 ayrı tedavi planları yapılmıştır. Tüm planlarda
her iki akciğerin 12 Gy dozu 8 fraksiyonda
alınması sağlanırken, kritik organ olarak belirlenen
kalp, spinalkord ve tiroid dozlarının minimum olması amaçlanmıştır. Tüm planlar Siemens “Avant
Gadre” 41 çift MLC yapraklı cihazında 6 MV kullanılarak
yapılmıştır. Dört farklı planlama tekniğinde
de “Süper Position” algoritması kullanılmış
ve heterojenite farklılığı dikkate alınmıştır. Planların
karşılaştırılmasında dose volume histogramı
(DVH) kullanılarak akciğerlerin istenilen doz ile
kapsama hacimleri, kritik organ dozları, planda
oluşan maksimum nokta doz değerleri ve yaklaşık
tedavi süreleri dikkate alınmıştır. Bu kriterlerin
yanı sıra TLD ile yapılan her bir tedavi planının
fantoma uygulanarak ölçülen tedavi alanı dışı doz
ölçümleri sonuçları da karşılaştırılmıştır. Farklı
teknikler kullanılarak yapılan planların ayrıntıları
aşağıda verilmiştir.
a. AP-PA Işınlaması
Hedef hacim olarak belirlenen her iki akciğeri
içine alan Klinik Hedef Hacim (Clinical Target Volume;
CTV) oluşturulmuştur. 6 MV enerjili gentri
açısı AP'de 00 ve PA'da 1800 olan demetlerin
eşmerkezi CTV hacminin merkezine yerleştirilmiştir.
Her iki tedavi alanında kolimatör açısı 900
yapılarak MLC'lerin dik hareketi oluşturulmuş ve
spinal kord, kalp koruması yapılmıştır. Her iki demet
ağırlığı eşit tutulup AP alanının ağılrlık noktası
sağ akciğer merkezine verilirken, PA alanın ağırlık
noktası ise sol akciğerin merkezine verilmiştir. Akciğer
hacimlerinin istenilen doz ile kapsanmasını
sağlamak için %95 izodoz hattına normalize edilmiştir.
Şekil 2'de AP-PA ışınlamasına ait aksiyel
ve koronol kesitteki doz dağılımı gösterilmektedir.
b. Farklı Eşmerkezli (Noncoplanar)
Konformal Tedavi Tekniği (FEKT)
Hedef hacim olarak belirlene sağ ve sol akciğer
için ayrı ayrı CTVsağ ve CTVsol hedef hacimleri
belirlenmiştir. CTVsağ için AP-PA ışınları gentri
açıları sırasıyla 00-1800 ve eşmerkezleri CTVsağ
hacminin merkezinde olacak şekilde yerleştirilmiştir.
CTVsol için de aynı demet açıları bu hedef
hacimin merkezi eş merkez olacak şekilde
yerleştirilmiştir. Kolimatör açıları 900 yapılarak
spinalkord ve kalp koruması yapılmıştır. Ayrıca ön
alanlara 150 fiziksel wedge eklenerek hasta cildi
üzerinde oluşan sıcak noktalar engellenmiştir. Elde
edilen planda istenilen doz değeri %95 izodoz hattına normalize edilerek akciğerlerin kapsanma
oranı arttırılmıştır. Şekil 3'de bu plana ait demet
yerleşimi ve doz dağılımı gösterilmektedir.
c. IMRT Planlaması
Her iki akciğeri içine alan CTV hacminin merkezi
eşmerkez olacak şekilde gentri açıları 710,
270, 3270, 2200 ve 1230 olan 5 demet yerleştirilmiştir.
CTV hacmi 0.6 mm kapsanacak şekilde
demetler IMRT alanı olarak konform edilmiştir.
Hedef hacim ve kritik organlar için radyasyon onkoloğunun
belirlediği doz tanımlamaları yapılarak
inverse planlama tekniği ile IMRT planları oluşturulmuştur.
Doz tanımlamaları yapılırken her iki
akciğer hacminin %95'inin 12 Gy alması hedeflenirken,
kalp ve spinalkord doz değerleri olabilecek
minimum değerde tutulmaya çalışılmıştır (Şekil 4).
Şekil 4: Her iki IMRT planın optimizasyonunda kullanılan doz tanımlaması.
Optimizasyon sonunda elde edilen planda step and shot tedavi tekniğine göre segmentler oluşturulmuştur. Her iki IMRT planı için segmentler oluşturulurken intensity düzeyi 10 olarak ayarlanmıştır. Şekil 5'de IMRT için demet yerleşimleri ve doz dağılımı gösterilmektedir.
Şekil 5: IMRT tekniğine ait aksiyel (a) ve koronal (b) kesitteki doz dağılımı. (c) Demet yerleşimi.
d. Farklı Eşmerkezli (Noncoplanar) IMRT
Tekniği (FEIMRT)
FEKT tekniğinde olduğu gibi her iki akciğerler
için oluşturulan CTVsağ ve CTVsol hacimlerinin
merkezleri ayrı ayrı eş merkez olarak seçilmiştir.
Her iki akciğer için 3 farklı gentri açılarına sahip
toplam 6 IMRT alanı oluşturulmuştur. Sağ akciğer
için tedavi alanlarının gentri açıları 310, 2920 ve
1820 iken, sol akciğer için gentri açıları 3380, 700
ve 1960'dir. Doz tanımlamaları tek merkezli IMRT tekniğinde kullanılan değerlerle aynı tutulmuştur.
Şekil 6'de bu tekniğe alan yerleşimleri ve doz dağılımları
verilmektedir.
e. TLD Ölçümleri
Yapılan her planda tedavi alanı dışındaki saçılmadan
kaynaklı doz değerini bulmak için LiF:
MgTi yapılı TLD-100 “chip”leri kullanılarak dozimetrik
ölçümler yapılmıştır. Ölçümlerde kullanılacak
TLD seti önce 400 °C ısıtılarak tüm tuzaklar
boşaltılmış ve her bir “chip” için kalibrasyon faktörleri tespit edilmiştir. TLD chipleri yapılan planlarda
kullanılan foton enerjisi olan 6 MV için 10x10
cm2 alanda 50cGy'de kalibre edilmiştir. Tüm okumalar
için Harshaw Model 5500 TLD okuma sistemi
kullanılmıştır. Şekil 7'de TLD okuyucusunun
çalışma prensibi gösterilmektedir. Boyutları 3x3x1
mm3 olan TLD-100 “chip”leri RANDO fantomda
beyin, tiroid, her iki böbrek ve umbilicus merkezine
yerleştirilmiştir. Her bir plan TLD yerleştirilmiş
bu fantom üzerine tedavi alanı dışı doz değerlerini
bulmak için uygulanmıştır. 8 fraksiyon sonunda
oluşacak tedavi alanı dışı doz değerlerini bulmak
için toplam tedavi alanları, TLD yerleştirilmiş
RANDO fantom üzerine uygulanmıştır. Her bir
planın ayrı ayrı ışınlanmasından sonra radyasyona
maruz kalmış toplam 20 TLD “chip”i, ilk piklerini
atmaları için 100 °C'de ısıtıldıktan sonra okuma
işlemi yapılmıştır.
Şekil 7: TLD okuyucu sisteminin çalışma prensibinin şematik gösterimi.
SONUÇ
a. Planların karşılaştırılması
Tablo 1'de yapılan dört faklı plan tekniklerine
ait tedavi parametreleri gösterilmektedir. Her planda
her iki akciğerin de %95 hacminin 12 Gy ile kapsanması hedeflenmesine rağmen bu kapsama
oranı sağlanamamıştır. Radyasyon Onkoloğu tarafından
incelenen ve klinik kabul kriterlere uygun
olan planlar değerlendirilmiştir.
Tablo 1: Dört farklı planlamanın tedavi parametrelerinin karşılaştırılması
AP-PA, FEKT, IMRT ve FEIMRT planlarında sağ ve sol akciğerin 12 Gy alan hacimleri sırasıyla %82, %88, %82, %83 ve %80, %85, %75, %80 olarak bulunmuştur. Bu değerler klinik olarak yeterli kapsama oranı olarak radyasyon onkoloğu tarafından kabul edilmiştir. FEKT tekniği ile en iyi kapsama oranı sağlanmıştır. Şekil 8'de bu planlara ait DVH eğrileri sunulmaktadır.
Tüm planlarda elde edilen maksimum nokta doz değerine bakıldığında AP-PA, FEKT, IMRT veFEIMRT planları için sırasıyla 1319 cGy, 1317 cGy, 1618 cGy ve 1560 cGy bulunmuştur. AP-PA ve feKT tekniklerinde oluşan maksimum doz değeri tanımlanan dozun %110 değerini aşılmazken IMRT ve FEIMRT tekniklerinde bu değer sırasıyla %134 ve %130 olarak bulunmuştur.
Kalp ve spinalkord değerleri de her bir teknik için ayrı ayrı hesaplanmıştır. Şekil 9'da kalp için DVH karşılaştırlması verilmektedir. AP-PA, FEKT, IMRT ve FEIMRT planlarında maksimum kalp dozu değerleri sırasıyla 1281 cGy, 1292 cGy, 1559 cGy ve 1372 cGy olarak bulunmuştur. APPA ve FEKT planlarında kolimatör 900 yapılarak MLC'lerin tedavi alanına dik hareketi oluşturulmuştur. Böylelikle kalp ve spinal kord koruması yapılmıştır. Ayrıca klinik değerlendirmede 1000 cGy'i alan kalp hacimleri de karşılaştırılmıştır. APPA, FEKT, IMRT ve FEIMRT planlarında 1000 cGy'i geçen kalp hacimleri sırasıyla %66, %49, %27 ve %29 olarak bulunmuştur. Her iki IMRT planında kalp koruması AP-PA ve FEKT planlarına göre daha iyi bulunmuştur.
Kritik organ olarak belirlenen spinalkord dozlarına bakıldığında AP-PA, FEKT, IMRT ve FEIMRT planlarındaki maksimum dozlar sırasıyla 787 cGy, 1057 cGy, 1169 cGy ve 1001 cGy olarak bulunmuştur. Şekil 10'de spinal kord için DVH eğrileri gösterilmektedir.
AP-PA planlama tekniğinde spinal kord koruması en iyi bulunurken, diğer planlarda da klinik olarak yeterli spinalkord koruması yapılmıştır. Dört farklı planda tiroid için klinik olarak yeterli korunma elde edilmiştir. AP-PA, FEKT, IMRT ve FEIMRT planlarında elde edilen maksimum tiroid dozları 137cGy, 26 cGy, 57 cGy ve 37 cGy olarak bulunmuştur.
b. TLD Ölçümleri
Tüm TLD “chip”leri fantoma yerleştirilmeden
önce 400 °C sıcaklıkta tuzaklarının boşaltılması için fırınlamıştır. Her plan için fantom üzerinde
tedavi alanın dışında kalan 5 ayrı noktaya (beyin,
tiriod, sol böbrek, sağ böbrek ve umbilicus) TLD
chipleri yerleştirilmiştir. Harshaw Model 5500
TLD okuma sisteminde okunan her plana ait TLD
okuma sonuçları Tablo 2'de verilmiştir.
TLD sonuçlarına bakıldığında tedavi bölgesinin dışında kalan ve saçılmadan alınan dozlar bakıldığında tedavi bölgesinin uzağında kalan böbrekler ve umbilicus noktasındaki dozlarda anlamlı farklılık yok iken, kısmen tedavi bölgesine yakın olan beyin ve tiroid TLD okumaları FEIMRT planında diğerlerine nazaran daha yüksek ölçülmüştür. Yine tiroid dozu bu planda en yüksek bulunmuştur. APPA ve FEKT planları kendi aralarında karşılaştırıldığında ise tiroid dozu AP-PA planlamasında daha yüksek iken diğer noktalarda anlamlı farklılık bulunmamıştır. Şekil 11'de TLD sonuçlarına ait grafik verilmiştir.
Discussion
Wilms tümörü tedavi başarı oranı %90'ın üzerinde olan çocukluk çağında en sık görülen renal tümö tipidir.[17,18] Wilms' tümörü tanısı almış çocukların %12-15'inde tanı sırasında akciğer metastazı tespit edilir. The United Kingdom Children's Cancer Study Group (UKCCSG) yaptıkları çalışmada, bilateral akciğer ışınlamasının sağkalımda anlamlı azalıma neden olmadığını fakat hastalıksız sağ kalımı anlamlı şekilde arttırdığını söylediler.[19] NWTS-3 ve NWTS-4'de evre IV ve V hastalarda bilateral akciğer ışınlaması alan hastalarda 4 yıllık takipte hastalıksız sağkalım oranının %89 iken sadece kemoterapi alan hastalarda bu oranın %80 olduğunu yayınladılar.[20,21]Bu çalışmada kliniğimize başvuran 5 yaşında evre IV iyi histolojili akciğer metaztaslı kız çocuk hastaya uygulanacak bilateral akciğer ışınlaması için klinik olarak en uygun radyoterapi planları değerlendirilmiştir. Yapılan planlarda kritik organ dozları, hedef hacim kapsanması, maksimum plan dozu, tedavi süreleri ve tedavi alanı dışındaki saçılma dozları dikkate alınmıştır. Çocuk hastalarda radyoterapi uygulanması gerektiğinde hastalığa bağlı uzun sağkalım süreleri dikkate alınarak en uygun radyoterapi tedavisinin uygulanması gerekmektedir. Çoğu çalışmada hem konformal hem de IMRT tekniklerine bağlı çocuk hastalarda görülen yan etkiler raporlanmıştır.[11,12] Bilateral akciğer ışınlaması almış hastalarda subklinik iskelet-kas hipoplazisi, kardiyak toksisitesi, pnömoni gibi geç yan etkilerin yanında ikincil malignitelerde gözlenmiştir.[7,22] Kalapurakal ve ark.[23] yaptıkları çalışmada standart bilateral akciğer ışınlaması ile IMRT planlarını karşılaştırdılar. IMRT ile bilateral akciğer ışınlamasının kardiyak korumasında standart bilateral akciğer ışınlamasından daha üstün olduğunu buldular. Bu çalışmada da yapılan iki farklı IMRT planında maksimum kalp dozları yüksek çıkmasına rağmen 1000 cGy'i geçen kalp hacimlarine bakıldığında, AP-PA ve feKT tekniklerine göre oldukça düşük bulunmuştur. Kalapurakal ve ark. IMRT ile bilateral akciğer ışınlamasının hala klinik araştırma altında olduğunu söylediler. Biz de yaptığımız bu çalışmada klinik IMRT ile yapılan planlarda kalp korumasını daha iyi elde etmemize rağmen her iki akciğer içinde heterojen doz dağılımı oluşmuştur. Her iki akciğer içinde yüksek doz alan hacimler AP-PA ve FEKT tekniklerinden fazla çıkmıştır. Klinik olarak yapılan planlar değerlendirildiğinde FEKT tekniği ile yapılan planda akciğer kapsanmasının daha iyi olduğu ve bu planda oluşan kalp dozunun kabul edilebilir sınırlarda olduğuna karar verilmiştir. Çocuk hastanın tedavide hareketsiz kalabileceği süre dikkate alındığında FEKT ile elde dilen tedavi süresi optimum olarak bulunmuştur.
Ayrıca yaptığımız TLD ölçümlerinde tedavi alanın dışındaki doz miktarlarına bakıldığında uzak organ dozlarında tüm teknikler arasında anlamlı farklılık bulunmamıştır. Tedavi bölgesine yakın olan tiroid ve beyin için yerleştirilmiş TLD ölçümlerine bakıldığında ise hem MU değeri hem de alan sayısı fazla olan IMRT tekniğinde dozlar yüksek bulunmuştur. Radyasyon induksiyonlu ikincil kanser riski düşünüldüğünde FEKT tekniğinde tedavi alanı dışına yerleştirilen noktalardaki dozlar en az bulunmuştur.
Çalışmamızdaki amaç 5 yaşında Wilms tümörü tanılı akciğer metastazlı çocuk hastaya uygulanacak optimum bilateral akciğer tedavisini araştırmak olduğundan, tüm dozimetrik ve klinik kriterlere bakıldığında FEKT tekniği ile planlanan tedavi en iyi olarak bulunmuştur. Yapılan bu çalışmada tedavi alanı dışı dozu TLD yerleştirilmiş yetişkin fantom üzerine uygulanmıştır. Pediatrik fantom yerine yetişkin fantomu kullanılması bu çalışmadaki bir eksiklik olmasına karşın elde edilen değerler daha önce yapılan çalışmalarla uyumlu bulunmuştur. IMRT tekniğinin çoğu zaman 3DKT tekniklere göre dozimetrik ve klinik üstünlükleri bulunurken, pediatrik hastalarda en uygun tedavi modalitesi seçilirken uzun sağkalım beklenen olgularda klinik değerlendirmenin yanında, geç yan etkiler ve ikincil malignite riskleri göz ardı edilmemelidir.
References
1) Parambil JG, Aughenbaugh GL, Pereira TC, Gillespie
DJ, Ryu JH. Solitary pulmonary metastasis presenting
20 years after primary resection of Wilms tumor. Mayo
Clin Proc 2005;80(11):1514-6.
2) Owens CM, Veys PA, Pritchard J, Levitt G, Imeson J,
Dicks-Mireaux C. Role of chest computed tomography
at diagnosis in the management of Wilms' tumor: a
study by the United Kingdom Children's Cancer Study
Group. J Clin Oncol 2002;20(12):2768-73.
3) Metzger ML, Dome JS. Current therapy for Wilms' tumor.
Oncologist 2005;10(10):815-26.
4) Breslow NE, Churchill G, Nesmith B, Thomas PR,
Beckwith JB, Othersen HB, et al. Clinicopathologic
features and prognosis for Wilms' tumor patients with
metastases at diagnosis. Cancer 1986;58(11):2501-11.
5) Green DM, Finklestein JZ, Tefft ME, Norkool P. Diffuse
interstitial pneumonitis after pulmonary irradiation
for metastatic Wilms' tumor. A report from the National
Wilms' Tumor Study. Cancer 1989;63(3):450-3.
6) Macklis RM, Oltikar A, Sallan SE. Wilms' tumor patients
with pulmonary metastases. Int J Radiat Oncol
Biol Phys 1991;21(5):1187-93.
7) Grundy P, Breslow N, Green DM, Sharples K, Evans
A, D'Angio GJ. Prognostic factors for children with
recurrent Wilms' tumor: results from the Second and
Third National Wilms' Tumor Study. J Clin Oncol
1989;7(5):638-47.
8) Paulino AC. Relapsed Wilms tumor: is there a role for
radiation therapy? Am J Clin Oncol 2001;24(4):408-13.
9) Attard-Montalto SP, Kingston JE, Eden OB, Plowman
PN. Late follow-up of lung function after whole
lung irradiation for Wilms' tumour. Br J Radiol
1992;65(780):1114-8.
10) Intensity Modulated Radiation Therapy Collaborative
Working Group. Intensity-modulated radiotherapy:
current status and issues of interest. Int J Radiat Oncol
Biol Phys 2001;51(4):880-914.
11) Kan MW, Leung LH, Kwong DL, Wong W, Lam N.
Peripheral doses from noncoplanar IMRT for pediatric
radiation therapy. Med Dosim 2010;35(4):255-63.
12) Hall EJ. Intensity-modulated radiation therapy, protons,
and the risk of second cancers. Int J Radiat Oncol
Biol Phys 2006;65(1):1-7.
13) Hall EJ, Wuu CS. Radiation-induced second cancers:
the impact of 3D-CRT and IMRT. Int J Radiat Oncol
Biol Phys 2003;56(1):83-8.
14) Sterzing F, Stoiber EM, Nill S, Bauer H, Huber P, Debus
J, et al. Intensity modulated radiotherapy (IMRT)
in the treatment of children and adolescents-a single institution's experience and a review of the literature.
Radiat Oncol 2009;4:37.
15) Bhatnagar A, Deutsch M. The Role for intensity modulated
radiation therapy (IMRT) in pediatric population.
Technol Cancer Res Treat 2006;5(6):591-5.
16) Nelson VK. Response of TL dosimeters outside the
field edge of a 6 MV Linac beam and its implication
patient dosimetry. IFMBE Proceedings Vol 14/4.
17) Seyed-Ahadi MM, Khaleghnejad-Tabari A, Mirshemirani
A, Sadeghian N, Amonollahi O. Wilms' tumor: a 10
year retrospective study. Arch Iran Med 2007;10(1):65-9.
18) Ko EY, Ritchey ML. Current management of Wilms'
tumor in children. J Pediatr Urol 2009;5(1):56-65.
19) Nicolin G, Taylor R, Baughan C, Shannon R, Stevens
S, Richardson D, et al. Outcome after pulmonary radiotherapy
in Wilms' tumor patients with pulmonary
metastases at diagnosis: a UK Children's Cancer Study
Group, Wilms' Tumour Working Group Study. Int J Radiat
Oncol Biol Phys 2008;70(1):175-80.
20) Meisel JA, Guthrie KA, Breslow NE, Donaldson SS,
Green DM. Significance and management of computed
tomography detected pulmonary nodules: a report from
the National Wilms Tumor Study Group. Int J Radiat
Oncol Biol Phys 1999;44(3):579-85.
21) Green DM, Fernbach DJ, Norkool P, Kollia G, D'Angio
GJ. The treatment of Wilms' tumor patients with pulmonary
metastases detected only with computed tomography:
a report from the National Wilms' Tumor
Study. J Clin Oncol 1991;9(10):1776-81.