Summary
Kanser, dünyada ve ülkemizde sağlığı tehdit eden önemli sağlık sorunlarından biri olup, ölüme yol açan hastalıklar arasında, dünyanın birçok ülkesinde ve Türkiye'de kalp-damar hastalıklarından sonra ikinci sırada yer almaktadır. 2012 yılında ABD'de ortalama yeni kanserli hasta sayısı 1.683.910 kişi olarak saptanmıştır.[2] Türkiye'deki durum incelendiğinde ise T.C. Sağlık Bakanlığı verilerine göre 2000-2006 yılları arasında 396 bin kanser olgusu bulunmuştur. Her yıl ortalama 140 bin kişi kanserden ölmekte, 150 bin kişiye ise yeni kanser tanısı konmaktadır. Önümüzdeki 20 yılda bu oranın 500 bine çıkacağı tahmin edilmektedir. 2022 yılında beklenen kanserli hasta popülasyonunun 18 milyona, 2030 yılında ise 22 milyon ulaşacağı tahmin edilmektedir.Introduction
Kanserli Hastaların Semptom Sıklıkları ve Semptom YönetimleriKanser hastalarının yaşadığı semptom yükleri hastanın yaşına, cinsiyetine, primer kanser alanına, evresine, tedavisine, başka bir kronik hastalık varlığına göre değişkenlik göstermektedir. Örn: Meme kanseri olan hastalarda semptom sıklıkları sırasıyla yorgunluk (%51), uyku bozuklukları (%36.30), sıkıntı (%30.80), ağrı (%29.20) şeklinde görülürken, bu lenfomalı olan hastalarda yorgunluk (%67), uyuşukluk (%41.90), uyku bozuklukları (%39.20), stress (%36.50), iştahsızlık (%36.50) şeklinde görülmektedir.[4-5] Kanser hastalarında semptom yönetimi hastanın fiziksel ve psikolojik semptomlarının giderilmesinde önem taşımaktadır. Kanserde yaygın semptomların hastalıkla ilişkisini, nedenlerini, prevelansını, sonuçlarını ve kontrol yöntemlerini bilmek hasta ve ailesini semptom kontrolünde cesaretlendirmektedir.[6-7] Bazı semptomların kontrolüne yönelik alınabilecek önlemlere aşağıda yer verilmiştir.
Ağrı
Ağrı hasta ve yakınlarını zorlayan en önemli
semptomlardan biridir. Kanser hastalarının orta
veya kuvvetli düzeyde ağrı deneyimledikleri bulunmuştur.[8-9] Akut ağrı ani doku hasarının açığa
çıkardığı prostoglandin, serotonin, histamin, bradikinin
ve P maddesi nedeniyle olurken[10]; kronik
ağrı KT bağlı periferal nöropati; RT bağlı brakial plexopati, RT ve cerrahi tedaviye bağlı pelvik ağrı
nedeniyle oluşabilir.[11] Kronik ağrı varlığı, ayaktan
takip edilen kanser hastalarının ortalama %50'sinde,
metastatik kanser hastalarının ise %80-90'ında
görülmektedir.
İyi bir ağrı yönetiminin temel ilkesi doktor ve hemşirenin dürüst iletişimidir.[8-11] Bu nedenden dolayı sağlık personeli;[11]
• Hasta ve ailesi ile güven ilişkisi kurmalı,
• Ağrı şiddetini/sıklığını değerlendirmeli ve nasıl değerlendireceğini hastaya öğretmeli
• Hastanın ağrı nedeniyle fiziksel ve psikolojik semptomları, fonksiyonel durumu, bilişsel durumu, konforunun nasıl etkilendiğini değerlendirmeli,
• Hastanın ağrı ile baş etme yöntemlerini sorgulamalı,
• Hastayı kendi ağrı yönetimiyle ilgili sorumluluk alması için desteklenmelidir. Sağlık personeli;[11]
• Ağrı kontrolünün farklı yollardan yapılabileceğini unutmamalıdır. Her bir kişinin ağrıya cevabının, toleransının hastanın yaşı, cinsiyeti, anksiyete, korku durumları, iyi hasta olma anlayışı, dini gereksinimleri, emosyonel durumları, kültürü, yetiştiği çevreden etkilenebileceğini;
• Ağrı kontrolünde hastanın başka hastalık varlığı, kullandığı diğer ilaçları ve hastanın tercihlerinin dikkate alınma gerekliliğini unutmamalıdır.
• Kronik ağrısı olanlara düzenli ağrı kesici reçete edilmelidir.
• Hastanın ağrı kontrolünde ilk seçenek olarak oral analjeziklerin kullanımı tercih edilmeli ve WHO'nun analjezi merdiveni kullanılmalıdır.
• Hastalara opioid kullanımını ani olarak durdurmaması tavsiye edilir. İlaç dozlarının ayarlanmasında her zaman sağlık ekibiyle birlikte karar verme gerekliliği vurgulanmalıdır.
• Ağrı kesicilerin yan etkilerine karşı hastaların gözlenmesi önemlidir. Çoğu hastada konstipasyon gelişebilir. Günlük laksatif ve yumuşatıcılar kullanılarak hastalar konstipasyondan korunabilir. Opioidlerin dozu arttıkça dışkı yumuşatıcıların ve laksatiflerin dozu artırılmalıdır. Ayrıca çoğu hasta bulantı ve uyuşukluk halinden şikayet etmektedirler. Genellikle yaşanan mide bulantısı ve uyuşukluk hissi birkaç gün içinde kendiliğinden geçer. Eğer bu bulgular iki üç gün içinde geçmezse ve hastalar bu bulguları yönetmede sıkıntı yaşarsa o vakit hasta doktora tekrar yönlendirilmelidir.
• Hastalara non farmakolojik uygulamaları yapması önerilmelidir (Masaj yapmak, sıcak ya da soğuk uygulama, ılık banyolar, TENS...). Hasta ve yakınına dikkati başka yöne çekme, (Okuma, müzik dinleme, hayal kurma...), gevşeme teknikleri öğretilmeli ve duyguların paylaşılmasının önemi vurgulanmalıdır.[11,12]
Yorgunluk
Yorgunluk anormal kas metabolitlerinin birikimi,
sitokin üretiminin artışı, nöromuskuler fonksiyonlarda
değişiklik, adenozin trifosfat sentezindeki
anormallik, seratonin regülasyonunda bozukluk,
vagal afferent aktivasyonu, Hb düzeylerindeki
azalmaya bağlı meydana gelen anemi nedeniyle
oluşur.[13] KT ve RT alan hastaların %95'i, akciğer
kanserli hastaların %78-37'si, meme kanserli hastaların
%28-9'u, Prostat kanserli hastaların %15'i
yorgunluktan söz etmektedir.[14] Kanserin evresi,
ileri yaş, yaşam stresörleri, uykusuzluk, yatak istirahati,
depresyon ve ağrı, dehidratasyon, beslenme
yetersizlikleri, immobilite, kas zayıflığı, kronik
hastalığın psikolojik etkileri ve kronik hastalık varlığı
yorgunluğu etkiler.[13]
Sağlık personeli;[15]
• Yorgunluğa neden olan etkenleri belirlemeli.
• Hastaların fiziksel tanılamasını yapmalı ve yorgunluğunu değerlendirmeli.
• Hastanın laboratuvar bulgularını kontrol etmeli (elektrolit düzeyleri, transferin düzeyleri, Fe bağlama kapasiteleri, folik asit düzeyi, B12 seviyesi, tiroid fonksiyon testleri...).
• Doktor önerisi ile multivitamin ve ilaç desteği sağlamalı (Demir takviyesi, tiroid replasmanı, epoetin alfa, benzodiazepinler, hypnotikler, psikostimülanlar...).
• Hastanın günde en az 8-12 bardak sıvı tüketmesini desteklemeli.
• Yüksek proteinli diyet takviyesi almasını sağlamalı.
• Hastaya kendine dinlenme molaları vermesini, gereksiz görevleri ortadan kaldırması ve iş organizasyonları yapmasının gerekliliğini belirtmeli.
• Sevdiği sosyal faaliyetlerle ilgilenmesini.
• Uyku hijyenine dikkat etmesi gerekliliğini vurgulamalıdır.[15,16]
• Bireye 12 adımda yorgunluğu yönetmesini öğretmelidir.[17]
• Yardım isteyin
• Egzersiz yapın (orta düzeyde)
• Yeterli uyuyun (en az sekiz saat)
• Düzenli beslenin
• Yaşadığınız ortamı rahat duruma getirin
• Önceliklerinizi belirleyin
• Gün içinde dinlenin/vücudunuzu dinleyin
• Alkol ve kafeinden uzak durun
• Günlük tutun
• Stresinizi yönetin
• Yorgunluğunuzu azaltıcı alternativ terapiler kullanın (terapötik dokunma, akapunktur)
• Bir destek grubuna katılın.
Bulantı-Kusma, İştahsızlık
Bulantı/kusma çeşitli yollarla kemoreseptör
tetikleme alanının uyarılması ile epigastriyum ve
boğazın arkasında deneyimlenen, kusma ile sonuçlanabilen,
hoş olmayan duygu, midede rahatsızlık
hissi gelişme olasılığının olmasıdır.[13] İlerlemiş
kanserli hastalarda; bulantı prevelansı %7-49 arasında
değişirken, kusma prevelansı %11-78 arasında
değişmektedir. Daha önceden hiçbir bulantı
deneyimi olmamış kanser hastalarının %40'ında
opioid kullanımına bağlı bulantı ve kusma deneyimlerinin
olduğu belirtilmektedir. Yaşam sonu
dönemde yaşanılan bulantı ve kusma; psikolojik sıkıntıya neden olarak yaşam kalitesini düşürmektedir.
Fizyolojisine bakıldığında; konstipasyon
gastroparesis, kemoreseptör trigger zone bölgesinin
uyarılması, bulantı merkezine sinyalin gitmesi
ve opioidlerin yan etkilerinin yaşanması bulantı
kusma gelişimine neden olabilir.[19]
İştahsızlık ise bireyin metabolik gereksiniminden daha az besin alması sonucu kilo kaybı olmasıdır.[13] Kanserli hastanın iştahsız, düzenli ve yeterli yemek yememesi en çok zorlanılan semptomlardandır (%54).[18] Kanserli hastalar da beslenme problemi hastalığın evresi ve tedavinin yan etkilerine bağlı değişebilmektedir. İştahsızlık başboyun kanserleri, GIS kanserler, akciğer, karaciğer ve pankreas kanserleri, lenfoma, metabolik ve hormonal anormallikler, hyperkalsemi ve tümörlerin ürettiği sitokinler, KT, RT, cerrahi tedavinin yan etkilerine bağlı gelişebilir. Kemoterapi tedavisine bağlı oluşan konstipasyon, diare, erken doyma, yorgunluk, oral mukozit, özefagit, bulantı, kusma, tat/koku değişiklikleri KT bağlı malnütrisyon ve oral alımın azalmasına neden olabilir. Radyoterapiye bağlı olarak gelişen disfaji, darlıklar, yorgunluk, oral mukozit, özefajit, bulantı/kusma, ağrı ve ağız kuruluğu oluşumu iştahsızlık oluşturabilir.[13]
• Hastanın günlük vücut ağırlığı, oral alım durumu, son 24 saatte tüketilen besin miktarı, bulantı/ kusma varlığı, çiğneme ve yutma fonksiyonlarını değerlendirilmeli.
• Hastaların BKI, kilo kaybı (son 6 ayda >10 kilo kaybı), antropometrik ölçümlerini yapmalı.
• Laboratuvar testlerini kontrol etmeli (CBC, elektrolitler, glukoz, kalsiyum, total protein, albumin, pre albumin, kreatinin, karaciğer fonksiyon testleri, LDH düzeyleri...).
• Diyetisyenle işbirliği yaparak beslenme programı planlamalı.
• Yüksek kalorili ve proteinli besinlerin alınması için hastayı cesaretlendirmeli.
• Diyet düzenlemesi yapılırken hastanın tercihleri, iştah durumu, sıvı tüketimi, tat duyusu, barsak değişiklikleri dikkate alınmalı.
• Bulantı/kusma ve iştahsızlığın yönetimini ilaçlarla kontrol altına alınmalı (antiemetikler, ağrı için analjezikler, kortikosteroidler).
• Bulantı/kusma nedeni kullanılan opioidler ise dr önerisi ile değişimi tavsiye edilebilir (morfin oxycone, hidromorfon; fentanyl methadone).[20] Hastanın;[21]
• Sosyal destekleri değerlendirilmeli (Bakım verenlerin diyete uyumları, ev ortamı, finansal durumları...).
• Yemeğin oluşurduğu gerginliği azaltmak ve iştahı artırmak için yemekten 30-60 dakika önce relaksasyon egzersizleri yapması önerilmeli.
• Beslenme ile ilgili hastalara önerilerde bulunulmalıdır.
• Günde 8-12 bardak sıvı alımı sağlayın.
• Yemekten 30 dakika önce, uyku bölünmelerini önlemek için yatmadan iki saat önce sıvı alımını azaltın/sınırlayın.
• Bulantı dönemlerinde sıvıları yavaş tüketin.
• Küçük ve sık öğünlerle beslenin (günde 5-6 kez).
• Yüksek kalorili ve proteinli gıdalar almayı tercih edin (peynir, yoğurt, yumurta, fıstık yağı, proteinli gıdalar).
• Sindirimi kolaylaştırmak için yemek yedikten 30-60 dakika boyunca dik oturun.
• Gıdaların kokusu iştahı bastırır. Mide bulantınız varsa soğuk içecekler, hafif kokulu gıdalar yiyin ve yemek yapmaktan kaçının.
• Eğer yorgunsanız veya öğünlerinizi hazırlayamıyorsanız kolay hazırlanan gıdaları (dondurulmuş gıdalar, konserveler), eve yemek getiren servisleri tercih edin, aile veya arkadaşlarınızdan yemek yapmasını isteyin
• Gerekliyse oral beslenme takviyelerine başvurun.
Diyare
Diyare, bağırsaklardan besinlerin emiliminin
ve/veya gastrointestinal kanaldan sıvı ve elektrolitlerin salınımının bozulmasına neden olan gaita
sayısı ve sıklığındaki artıştır.[13]
Diyare oluşumuna kemoterapi ajanları (Capasitabine, Dasatinib, 5-Fu, İrinotecan, Cisplatin, yüksek doz interferon veya interlökın 2 uygulanması), pelvis, abdomen ve lomber bölgeye radyoterapi uygulanması, uzun veya kısa bağırsak rezeksiyonları, pankreatik duedonektomi, whipple ve vagotomy gibi cerrahi işlemler, bazı ilaçlar (Laxativler, antibiotikler, prokinetik ajanlar (metoclopramide), narkotik analjezikler, NSAID...), tıbbi anemnezinde kısmı bağırsak obstruksiyonu olan hastalar, enflamatuvar bağırsak hastalıkları (crohn hast., ülserativ kolit...), kemik iliği sonrası hastanın GVH olması, hastanın ileri yaşta olması, anksiyete, stress, enfeksiyon, feeding ile beslenmesi, laktoz intoleransı diyare oluşumuna neden olan faktörlerdendir.
Sağlık personeli;[22]
• Neden olan faktörleri belirlemeli.
• Hastanın bağırsak alışkanlığını değerlendirmeli.
• Diyarenin başlangıcı, gaita sayısı, içeriği ve süresini takip etmeli.
• Hastayı dehidratasyon bulguları, sıvı-elektrolit kayıpları, abdominal ağrı, halsizlik, ateş gibi semptomlar yönünden değerlendirmeli.
• İrrinotecan kullanımından 24 saat sonra oluşan diyarelere, kolinerjik reseptörlerin uyarılmasına bağlı erken oluşan diyarelere karşı dikkatli olmalıdır.
• Hastanın kilo ve yaşam bulguları takibini yapmalı.
• Geç başlangıçlı ishallerde, RT’ nin indüklediği ishallerde yüksek doz loperamid uygulaması yararlı olabilir. Doktor istemine göre hastaya loperamid başlanabilir.
• Acil tıbbi yardım isteyebileceğiniz durumları hastaya açıklayın (38 derecinin üzerinde ateş, kanlı dışkı, akut abdominal kramplar, ağrılar, baş dönmesi, halsizlik, konfüzyon, aşırı susama, koyu renkli idrar).
Hastalara;[22]
• Hafif ve sindirimi kolay, posasız yiyecekler tercih etmesini, aşırı sıcak ve soğuk besinlerin tüketiminden kaçınmasını.
• Günde 10-12 bardak sıvı almasını.
• Diyetine lif ilavesi yapmasını (elma, muz, yulaf ezmesi, patates).
• Sık sık ve az az beslenmesini.
• İshali kötüleştirecek yiyecek (kızarmış gıdalar, soğuk içecekler, alkol, kafein...) ve ilaçlardan kaçınmasını önerin.
• Cilt bakımınıza önem göstermesinin önemini vurgulayın (cilt bütünlüğünüzü koruyun, perianal cilt bölgesini ılık su ile temizleyin, ılık su ile oturma banyosu yapın, nemlendiriciler kullanın).
• Sağlık profesyonelleri ile iletişime girebileceği adresleri verin.
Konstipasyon
Konstipasyon, haftada üç dışkılamadan az boşaltımın
olması, anormal sert gaita yeya ek güç
gerektiren defekasyondur.[13] Literatürde kanser
hastalarının %54’ünün tedavinin herhangi bir döneminde
konstipasyon yaşadıkları belirtilmektedir.
[23] Konstipasyon oluşumuna kemoterapi ajanları
(Vinka alkoloidler, platinumlar, hormonal ajanlar,
taxanlar), ilaç tedavileri (Alüminyum ve kalsiyum
içeren antiasitler, antikolinerjikler, antikonvülzanlar,
antiemetikler, antihypertansifler, antispazmodikler,
baryum sülfat içeren ilaçlar, kalsiyum ve
demir ilaçları, amino oxiadase inhibitörleri, opioidler,
trisiklik antidepresanlar), metabolik yetersizlikler
(Hyperkalsemi, hyperglisemi, hypottroidi),
nörolojik yetersizlikler (sakral sinir infiltrasyonu,
otonomik yetersizlikler, spinal kord kompresyonu
ve hasarı, multipl skleroz, Parkinson hastalığı),
barsak obstrüksiyonu (tümör büyümesine bağlı
kompresyon, radyasyon fibrozisi/skar dokusu),
hastanın fiziksel aktivitesinin az olması, immobilite,
kas tonüsünün kötü olması, irritabl bağırsak
sendromu varlığı, ileri yaş, çeşitli kognitif değişiklikler,
sedasyon, depresyon, barsak alışkanlığındaki
değişiklikler, acil defekasyon ihtiyacı, laksatif
kullanım öyküsü, diyet (yetersiz lif ve sıvı gıda
alımı), bulantı, yorgunluk, mukozit ve iştahsızlık öyküsü gibi diğer etkenlerde konstipasyon gelişimini
tetikleyen faktörlerdendir.[24]
Sağlık personeli;[24]
• Hastanın bağırsak fonksiyonlarını günlük olarak değerlendirmeli.
• Komple kan sayımı, elektrolit profilleri ve tanı testlerini kontrol etmeli.
• Opioid alan ve risk faktörlerini taşıyan bazı kanser hastalarına doktor önerisi ile profilaktik olarak bağırsak protokolü başlanabilir (Bu protokolün amacı hastanın son iki-üç gün içinde normal kıvamda dışkı çıkarmasıdır).
• Nötropenik veya trombosit değeri düşük olan hastalar rektal suppozituarlar, enema, fitil kullanımından kaçınılmalıdır.
• Yüksek dozda laktüloz kullanımı sakıncalıdır.
• Bağırsak obstrüksiyonu şüphesi olan hastalarda semptom çeşitliliğine, hidrasyona dikkat edilmeli.
• Hastalar acil durumlar hakkında bilgilendirilmelidir.
• 38 derecenin üzerinde ateş.
• Kramplar, akut gelen abdominal ağrılar, distansiyon oluşumu, duyu kaybı, spinal kord basısı.
• Baş dönmesi, halsizlik, konfüzyon, aşırı susama, koyu renkli idrara yapma, olası dehidratasyon bulguları.
• Kabızlık bu önerilere rağman geçmiyorsa dr ve hemşirenizi bilgilendirin
Sağlık bakım ekibiyle iletişiminizi kesmeyin
Sağlık personeli hasta eğitiminde şu noktaları özellikle vurgulamalıdır:[24]
Gastrokolik reflexi uyarmak için yemeklerden 30-60 dakika sonra defakasyonu uyarın.
Gizliliğe önem gösterin ve tuvalet ihtiyacınız için yeterli zaman ayırın.
Aşırı ıkınmaktan kaçının.
Bağırsak boşaltımı için oturma veya çömelme pozisyonu alın. Rahat olduğunuz zaman boşaltım eylemini başlatın.
Hareket ve konforunuz için ağrı kontrolünü sağlayın.
Günlük 8-12 bardak sıvı alın. Hastada herhangi bir sorun yoksa günde 1500-2000 ml sıvı alımını sağlayın.
İçeceklerin çok sıcak veya soğuk olması peristaltik hareketleri artırır. Kahve, çay, alkol kullanımından kaçının.
Kuru erik, kuru erik suyu, papaya gibi doğal laksatif ilaçların kullanımını tercih edin.
Lif kullanımında distansiyon ve şişkinlik belirtileri yönünden dikkatli olun.
Enfeksiyon Riski
Kemoterapi ve radyoterapi kemik iliğinin yeni
hücre üretme yeteneğini bozması, hücrelerin yapılma
hızında azalma meydana getirir. Hücrelerin
hızlı ölmeleri sonucunda lökositler ve buna bağlı
olarak da nötrofil sayısı düşer. Nötropeni KT’yi takiben
7-14. günler arasında meydana gelir.[13]
Sağlık personeli;[25]
• Hastada enfeksiyon belirtilerini gözlemeli.
• Hasta ve ailesini enfeksiyon koruma yöntemleri hakkında bilgilendirmeli.
• Hastayla ilgili tüm işlemlerde el temizliğinin önemini vurgulamalıdır.
• Elektrolit değerlerini kontrol etmeli.
• Mutlak nötrofil sayısı <1500 mm3 ise nötropenik diyet başlanır. Diyet hakkında hasta bilgilendirilmeli.
• Doktor istemine göre hastaya antibiyotik ve antipiretik ilaç desteği sağlanmalıdır.
• Nötropeni riski %20>’den fazla ise doktor önerisi ile hastaya Koloni Stimüle Edici Faktör (CSF) kullanımı önerilir.[26]
Sağlık personeli hasta eğitiminde şu noktaları özellikle vurgulamalıdır:[25]
• Ateş görülme sıklığı ve nedenleri.
• Hastaya ağız ve vücut hijyeninin önemi anlatılmalıdır.
• Cilt bütünlüğü için yeterli hidrasyon, protein, B ve C vitamini desteği alınmasının önemi.
• Cilt ve oral bakım hijyeninin önemi.
• Gıdaların temizliği, sebze ve meyvelerin tazeliği.
• Sıcak ve soğuk gıdaların uygun sıcaklıkta korunmasının önemi.
• Pastörize olmamış peynirler, deniz ürünleri, yumurta, pişmemiş et tüketimine, yeterli temizlenmemiş sebze ve meyvelerin tüketiminin yapılmaması.
• Elle hayvan dışkısı ile temas etmekten, evcil hayvanlarla oynarken yaralanmaktan kaçınılması gerektiği.
• İki hafta önce KT veya immünosupressif tedavi alan hastaların canlı virüs aşısı olanlarla temasının azaltılması gerektiği vurgulanmalıdır.
• Kanserli hasta ve ev halkına yıllık influenza aşılaması yaptırması önerilir (Özellikle lenfoma ve splenektomi ameliyatı olmuş olanlar).
Kanama Riski
KT ilaçlarının kemik iliğini baskılanması nedeniyle
trombosit üretim yeteneğinin azalması sonucu
oluşur.[13]
Sağlık personeli;[13]
• Hastanın kanama riski taşıdığını tespit etmek için trombosit değerini kontrol etmeli.
• Hastayı düşmelerden korumak için güvenli çevre yaratılmasının önemi hasta ve yakınına vurgulanmalıdır.
• Deri ve mukoza bütünlüğünün sürdürülmesinin önemi vurgulanmalı.
• Ağız bakımı için yumuşak diş fırçası kullanılması önerilmelidir.
• İnvaziv girişimler önlenmeli.
• İşlemlerde yapışmayan, nemli yara bakım ürünleri kullanılmalı.
• Travmayı önleyici giysi seçimi ve kıyafet değişimi sağlanır.
• Aspirin ve non steroid antienflamatuvar ilaçların kullanılmamasının gerekliliği hasta ve yakınına anlatılmalıdır.
Oral Mukoz Membran Bütünlüğünde
Bozulma Riski
KT ve RT uygulanması ile tetiklenen reaktif
oksijen ürünlerinin (ROS) DNA hasarına bağlı
eşzamanlı olarak oluşan immün sistemin (NF-kB,
TNF-alfa, IL-1beta, IL-6) mukoza harabiyetini
başlatması ile oluşur.[13]
• Günlük mukoza değerlendirilmesi yapmalı, mukoza değerlendirilmesini hasta ve ailesine öğretmeli.
• İrritan gıdaların alımını engellemeli (baharat, portakal, limon vs...).
• Günlük oral ağrı değerlendirmesi (0-5 VAS) yapmalı.
• Mukozitlerin şiddetini azaltmak için ağız bakımı planlaması oluşturmalıdır.
• Sıklığı: 2-4 saatte bir yapması.
• Diş Fırçalama: En yumuşak diş fırçasını kullanması önerilir. Fakat hastanın trombosit sayısı <50.000 mm3 ise diş fırçalamayacağı, ağız bakımını gargara ile yapması gerektiği anlatılır.
• Ağız bakımı solüsyonu olarak salin solüsyonu veya isteğe göre bikarbonat ve steril su kullanımı önerilebilir.
• Mukozitin derecesine göre enteral veya parenteral beslenme başlanır.
• Gerekli durumlarda kültür alınarak doktor istemine göre antibiyotik kullanımına başlanabilir.
Uyku Düzeninde Bozulma
Uyku düzeninde bozulma, dinlenme düzeninin
nitelik ve niceliğinde rahatsızlığa yol açan, kişinin
yaşam şeklini ve kalitesini etkileyen bir durumdur.
[13] Kemik ve karaciğer metastazları, radyoterapi,
kemoterapi tedavisine bağlı gelişen bulantı, kusma,
anemi, yorgunluk, biyoterapi, cerrahi, östrogen
düzeyindeki değişimler, kortizol düzeyi, melatonin
üretimi, GIS rahatsızlıklar (konstipasyon, diyare...),
Genitoüriner sistem rahatsızlıkları (üriner
retansiyon, inkontinans...), solunum sıkıntısı, kaşıntı
veya ağrı gibi kişiyi rahatsız eden diğer semptomlar,
ilaçlar (kortikosteroidler, antiemetikler,
antiöstrojenler, analjezikler, depresanlar), çevresel
faktörler (odanın ısısı, hastanedeki düzen,gece
yarma ritüellerindeki değişiklikler...) gibi durumlar
uyku bozukluklarına neden olabilir.
Sağlık personeli;[28]
• Uykusuzluğa neden olabilecek ağrı, yorgunluk, psikolojik faktörler, anksiyete ve depresyonu değerlendirmeli,
• Yatan hastalar için hastanede düzenlemeler yapmalıdır (yatma zamanı, ilaç tedavileri...). Sağlık personeli hasta eğitiminde şu noktaları özellikle vurgulamalıdır:[28]
• Nikotin, alkol, kafein tüketimini azaltması.
• Uykudan önce ağır baharatlı veya şekerli yiyecekler yememesini.
• Yatmadan önce sıvı alımından kaçınmasını.
• Yatmadan iki veya üç saat önce düzenli egzersiz yapması.
• Odanın sıcaklığını ayarlaması (ne sıcak ne soğuk olsun).
• Gürültüyü azaltması.
• Yatak odasındaki saati ortadan kaldırması.
• Odanın aydınlanmasına dikkat etmesi (gece karanlık, gündüz aydınlık).
• Uyku öncesi rutinlerini uygulaması (Eğer TV seyretmek rahatlatıyorsa uykudan 10-15 dakika önce TV izlemesi...).
• Masaj, yoga, meditasyon, progressiv kas relaksasyonu, solunum teknikleri, aromaterapi yöntemlerinden herhangi birini uygulaması önerilerinde bulunmalıdır.
Özellikle
• Sağlık personeli ile iletişimi koparmaması ve
• Gerekiyorsa doktorundan medikal destek almasının önemini vurgulamalıdır.
Palmar- Planter Erythrodysesthesia (PPE)
El-ayak sendromu olarak bilinir. Fizyopatolojisi
iyi tanımlanmamıştır. Kemoterapötik ajanların
el-ayak mikrokapillerlerine ekstravazasyonu sonucu
el ve ayaktaki vasküler anatomik yapının bozulmasıdır.[13] 5 Fu veya kapacitabine dozlarını içeren
protokol alımlarından sonra gelişebilir. AST, ALT,
bilirubin değerlerini bozar. Sağlık personeli hasta
eğitiminde şu noktaları özellikle vurgulamalıdır.[29]
• Ellerin karıncalanması, uyuşukluk, avuç içinin kızarması, kuruması, çatlaması, ağrısız şişlik, hassasiyet varlığı yönünden ekstremiteleri değerlendirmesi.
• Sıkı ayakkabı, çorap, giysi, kemer, takı ve sert kumaş kullanımından kaçınması.
• Dışarıda sandalet veya çıplak ayakla dolaşmaktan kaçınması.
• Sıkı pansuman ve cilde yapışan bantlar kullanmaması.
• Güçlü detarjan, çamaşır suyu ve diğer kimyasal ajanların kullanımında koruyucu eldiven kullanması.
• Güç faaliyetlerini gerektiren uygulamalarda (örn: koşu, atlama, aerobik egzersizler, sıkı bir nesneyi kavrama) ellerin korunması.
• Buhar ile direkt temas etmekten kaçınması.
• Kemik çıkıntılarının mümkün olduğunca zemine veya birbirine sürtünmesinden kaçınması.
• Güneş koruyucu kremler kullanması.
• Günlük olarak 8-12 bardak su içmesi ve bir sorunu yoksa tüketilen su miktarını artırması.
• Yüksek proteinli, B ve C vitamini içeren yiyecek ve içecekler kullanması önerilerinde bulunmalıdır.
Sağlık personeli;[29]
• Hasta ve ailesine cilt bakımı ve hijyenine yönelik önerilerde bulunmalı.
• Gelişebilecek acil durumlar hakkında hasta ve yakınını bilgilendirmelidir. (38 derecenin üzerinde ateş, kızarıklık, kontrol edilemeyen ağrı, günlük yaşam aktivitelerini yerine getirirken oluşan yetersizlik).
• Ağrı gelişmişse doktorunun önerdiği sistemik analjezikleri düzenli kullanması.
• Sağlık personeliyle iletişimin artırılmasının önemini vurgulamalıdır.
Davranış Değişikliği/Duygu-Durum
Değişiklikleri
Kanser hastalarının %48.7’sinde davranış değişikliği
oluştuğu özellikle daha sinirli oldukları
literatür tarafından vurgulanmaktadır.[23] Kanser
hastalarında emosyonel sıkıntı prevelansı %30-
45 arasında değişim göstermektedir. Kanser tanısı
ve tedavisi potansiyel olarak hastaları emosyonel
sıkıntıya veya yaşanılan belirsizlik ise hastaları
depresyona sokabilmektedir. Kanser hastasının
bakımında; hastanın ve bakımverenin gereksinimlerinin
karşılanmaması, yetersiz ev hizmeti alması,
finansal problemler yaşamaları, tıbbi tedavinin
yönetiminde bireyin yaşadığı fiziksel yetersizlikler
gibi nedenler bireyi ve bakım verenini strese sokabilir.
Kanser tanısı almış popülasyonun bütüncül
bakımında psikososyal bakım oldukça önemlidir.
Hastaların yaşam kalitesini etkileyerek emosyonel
sıkıntılarını azaltır. Bu süreçte hasta ve ailesiyle
psikososyal sıkıntılarına yönelik görüşmeler planlanmalıdır.[30]
Sağlık profesyonelleri hastaların öncelikle;[31]
• Psikososyal gereksinimlerini tanımlamalı.
• Anksiyete ve depresyonun sıklığını ve derecesini değerlendirmeli.
• Anksiyete yönetimini öğretmelidir.
• Hastanın hastalığına yüklediği anlam, prognozu hakkındaki düşüncelerini öğrenmeli.
• Hasta ve ailesi ile olumlu bir iletişim ve işbirliği ağı oluşturulmalıdır.
• Geçmişteki baş etme yöntemlerini değerlendirmeli.
• Uygun baş etme yöntemini kullanılması için onları desteklemelidir.
• Hastaya ve yakınına gevşeme egzersizlerini öğretmeli.
• Fiziksel egzersizler yapmasını önermelidir (30- 40 dk).
• Duygularını ifade etmesi için onu cesaretlendirmelidir.
• Yeni tanı almış kanser hastasını tedaviye, hastalığına uyum sürecine alıştırmalıdır. Onlarla 15-20 dakikalık bire bir görüşmeler yapmalı, sorularını yanıtlamalıdır.
Cinsel Sorunlar
Kansere, cerrahi, kemoterapi, radyoterapi, hormonal
ve biyolojik ajan tedavisine bağlı olarak kadın
ve erkekte de cinsel sorunlar gelişebilir.[32]
Kemoterapi her iki cinste over ve testiküler fonksiyonları etkileyerek geçici veya kalıcı zarar verebilir. Kadınlarda erken menapoz semptomlarının gelişimine neden olabilir. Radyoterapi pelvik bölgedeki damar ve sinirlerin yapısını zedeleyerek geçici veya kalıcı zarar verebilir. Kadınlarda vaginal atrofi, stenoz, fibrosis, kısalma, ağrılı cinsel ilişki, lubrikasyon azalması, over yetmezliği, premenapoz sendromları ve libido da azalma meydana gelebilir. Erkeklerde testesteron sekresyonunun azalmasına bağlı testicüler aplazi, yetersiz semen volümü, ejekulatörde ağrı, libidoda azalma söz konusu olabilir. Ayrıca yorgunluk, dispne, ağrı, bulantı, psikolojik stress, mesane ve bağırsak fonksiyonlarında görülen değişim cinsel ilişkide azalma ve isteksizliğe neden olabilir. Bazı ilaçlar (emetikler, opioidler, anksiyolitikler, antidepresanlar, antihipertansifler, antihistaminikler) ve beden imajındaki değişikliklerde cinselliği etkileyen faktörler arasındadır (saçsızlık, cerrahi skarlar, ostomiler, kateterler gibi eliminasyon paternindeki değişimler).
Sağlık personeli;[32]
• Bireylerin inançlarını ve kültürel değerlerini göz önünde bulundurmalı ve saygı sınırları içinde görüşlerini dile getirmelidir.
• Konuların tartışılması için ortamın uygunluğuna dikkat etmelidir.
• Cinsellikte hemşirenin ana rolü iletişimdir. Bireylerin bu konuda endişelerinin olup olmadığını değerlendirmeli ve onu kendisini ifade etmesi için desteklemelidir.
• Hemşire kişinin cinsel yönelimini keşfetmeli ve ona saygılı olmalıdır. Tartışma ortamını etkileyebileceği için kendi düşünce ve duygularını yansıtmamalıdır.
• Koşullar ne olursa olsun bir kişinin kapasitesi ve isteğinin önemli olduğunu unutmamalıdır.
• Bireylerin eşinden beklentilerini keşfetmeye çalışmalı ve isteklerini ifade etmek için uygun ortamı hazırlamalıdır.
• Hastanın ve eşinin değişen durumlarla yüzleşmesi gerekebilir. Onların yüzleşmesine yardım etmelidir.
• Hastanızı cinsellik hakkında soru sormaları için teşvik edin.
• Hasta ve eşiyle kanser ve cinsellik hakkında iletişime girmelidir.
Hemşire bireylere;
• Normal olan cinselliği tanımlamalı
• Cinsel işlev, yaşlanma ve hastalık deneyimi ile ilgili cinsel sorunlar hakkında hastayı bilgilendirmeli
• Onu bilgilendirmek için cinsellikle ilgili materyaller vermelidir.
• Cinsel ilişkide konforu sağlayacak pozisyonlar, vaginal sürtünmeyi azaltan ilaçlar (vaginal östrogenleri astroglida) hakkında bilgi vermelidir.
• Cinsel fonksiyonu artıracak psikososyal ve tıbbi girişimleri hasta ve yakınlarına tanıtmalı.
• Danışmanlık alması için onu yönlendirmelidir.
Sonuç olarak; kanserli hastanın semptom yönetimi hastanın sağlığı ve yaşam kalitesini yükseltmek için önemlidir. Bu hasta ve ailesinin ihtiyaçlarını karşılayabilecek kapsamlı bir bakımla karşılanabilir. Kanserli hastaya bakım veren hemşireler, hastaların semptomlarını kontrol altına alabilmek için hasta ve bakım verenine gerekli bakım ve eğitimi vermelidir. Hastaların semptomlarını düzenli değerlendirmeli, fizyolojik semptomlar yanında psikolojik semptomların varlığını gözlemeli, hastaların ve ailelerin deneyimledikleri semptomların onlar için önemli olduğunu unutmamalıdır!
References
1) International Agency for Research on Cancer. World
Cancer Report. http://www.icrc.fr/en/publications/
books/WCR 1980- 2013.
2) Siegel R, DeSantis C, Virgo K, Stein K, Mariotto A,
Smith T, et al. Cancer treatment and survivorship statistics,
2012. CA Cancer J Clin 2012;62(4):220-41. CrossRef
3) Ulusal Kanser Programı 2009-2015 Verileri, TUİK
İstatistikleri.
4) Cleeland CS. Symptom burden: multiple symptoms and
their impact as patient-reported outcomes. J Natl Cancer
Inst Monogr 2007;(37):16-21. CrossRef
5) Tsigaroppoulos T, Mazaris E, Chatzidarellis E,
Skolarikos A, Varkarakis I, Deliveliotis C. Problems
faced by relatives caring for cancer patients at home. Int
J Nurs Pract 2009;15(1):1-6. CrossRef
6) Akdemir N, Birol L. İç Hastalıkları ve Hemşirelik
Bakımı, Sistem Ofset; 2005; Ankara.
7) Yeşilbalkan UÖ, Akyol AD, Çetinkaya Y, Altın T, Ünlü
D. Kemoterapi Tedavisi Alan Hastaların Tedaviye Bağlı
Yaşadıkları Semptomlar ve Yaşam Kalitesine Olan Etkisinin
İncelenmesi. Ege Üniversitesi Hemşirelik Yüksekokulu
Dergisi 2005;21(1):13-31.
8) Homsi J, Walsh D, Rivera N, Rybicki LA, Nelson KA,
Legrand SB, et al. Symptom evaluation in palliative
medicine: patient report vs systematic assessment. Support
Care Cancer 2006;14(5):444-53. CrossRef
9) Jones RV, Hansford J, Fiske J. Death from cancer at home:
the carers’ perspective. BMJ 1993;306(6872):249-51.
10) Erdine S. Ağrının Tanımı. Erişim tarihi: 24.02.2010.
http://www.algoloji.org.tr/etkinlik_ kitap.asp
11) Ripamonti CI, Santini D, Maranzano E, Berti M, Roila
F; ESMO Guidelines Working Group. Management of
cancer pain: ESMO Clinical Practice Guidelines. Ann
Oncol 2012;23 Suppl 7:139-54. CrossRef
12) Kwekkeboom KL, Bumpus M, Wanta B, Serlin RC.
Oncology nurses’ use of nondrug pain interventions in
practice. J Pain Symptom Manage 2008;35(1):83-94.
13) Can G. (ed). Onkoloji Hemşireliğinde Kanıta Dayalı
Bakım. İstanbul Konsensusu, Nobel Tıp Kitabevleri;
2010.
14) Hofman M, Ryan JL, Figueroa-Moseley CD, Jean-
Pierre P, Morrow GR. Cancer-related fatigue: the scale
of the problem. Oncologist 2007;12 Suppl 1:4-10. CrossRef
15) Professional Practice Nursing Standards-Symptom
Management Guidelines: Cancer-Related Fatıque. (The
Symptom Management Guidelines Developed by Professional
Practice Nursing and Interdisciplinary colleagues
at the BCCA are currently being reviewed and
will be updated in 2011). www.bccancer.bc.ca/legal.htm
16) Barsevick AM, Dudley W, Beck S, Sweeney C, Whitmer
K, Nail L. A randomized clinical trial of energy
conservation for patients with cancer-related fatigue.
Cancer 2004;100(6):1302-10. CrossRef
17) Lynne Eldridge MD, Coping With Cancer Fatigue, Updated
September 18, 2012.
18) Uğur Ö, Elçigil A, Arslan D, Sönmez A. Kanser
hastasına bakımverenlerin, hastalarının günlük yaşam
aktivitelerini yerine getirirken yaşadıkları zorluk ve
nedenlerinin incelenmesi. 20. Ulusal Kanser Kongresi
Özet Kitapçığı 2013; Sözel Bildiri.
19) Baldwin C, Spiro A, Ahern R, Emery PW. Oral nutritional
interventions in malnourished patients with cancer:
a systematic review and meta-analysis. J Natl Cancer
Inst 2012;104(5):371-85. CrossRef
20) Laugsand EA, Kaasa S, Klepstad P. Management of
opioid-induced nausea and vomiting in cancer patients:
systematic review and evidence-based recommendations.
Palliat Med 2011;25(5):442-53. CrossRef
21) Professional Practice Nursing Standards-Symptom
Management Guidelines Anorexia (The Symptom
Management Guidelines Developed by Professional
Practice Nursing and Interdisciplinary colleagues at the
BCCA are currently being reviewed and will be updated
in 2011). www.bccancer.bc.ca/legal.htm
22) Professional Practice Nursing Standards-Symptom
Management Guidelines: Cancer-Related Dıarrhea
(The Symptom Management Guidelines Developed by
Professional Practice Nursing and Interdisciplinary colleagues
at the BCCA are currently being reviewed and
will be updated in 2011). www.bccancer.bc.ca/legal.htm
23) Tsigaroppoulos T, Mazaris E, Chatzidarellis E,
Skolarikos A, Varkarakis I, Deliveliotis C. Problems
faced by relatives caring for cancer patients at home. Int
J Nurs Pract 2009;15(1):1-6. CrossRef
24) Professional Practice Nursing Standards-Symptom
Management Guidelines Constipation (The Symptom
Management Guidelines Developed by Professional
Practice Nursing and Interdisciplinary colleagues at the
BCCA are currently being reviewed and will be updated
in 2011). www.bccancer.bc.ca/legal.htm
25) Professional Practice Nursing Standards-Symptom
Management Guidelines Fever and Neutropenia (The
Symptom Management Guidelines Developed by Professional
Practice Nursing and Interdisciplinary colleagues
at the BCCA are currently being reviewed and
will be updated in 2011). www.bccancer.bc.ca/legal.htm
26) Febril Nötropenik Hastalarda Tanı ve Tedavi Klavuzu.
Febril Nötropeni Çalışma Grunu. 2004.
27) Professional Practice Nursing Standards-Symptom
Management Guidelines Oral Mucositis (The Symptom
Management Guidelines Developed by Professional
Practice Nursing and Interdisciplinary colleagues at the BCCA are currently being reviewed and will be updated
in 2011). www.bccancer.bc.ca/legal.htm
28) Professional Practice Nursing Standards-Symptom
Management Guidelines: Sleep-Wake Dısturbances
(The Symptom Management Guidelines Developed by
Professional Practice Nursing and Interdisciplinary colleagues
at the BCCA are currently being reviewed and
will be updated in 2011). www.bccancer.bc.ca/legal.htm
29) Professional Practice Nursing Standards-Symptom Management
Guidelines: Palmar-Plantar Erythrodysesthesıa
(PPE) (The Symptom Management Guidelines Developed
by Professional Practice Nursing and Interdisciplinary
colleagues at the BCCA are currently being
reviewed and will be updated in 2011). www.bccancer.
bc.ca/legal.htm
30) van Scheppingen C, Schroevers MJ, Smink A, van
der Linden YM, Mul VE, Langendijk JA, et al. Does
screening for distress efficiently uncover meetable
unmet needs in cancer patients? Psychooncology
2011;20(6):655-63. CrossRef