2Adnan Menderes Üniversitesi Söke Sağlık Yüksekokulu, Hemşirelik Bölümü, Aydın
3Atatürk Üniversitesi Yakutiye Araştırma Hastanesi, Medikal Onkoloji Kliniği, Erzurum
4Darende Devlet Hastanesi, Dahiliye Kliniği, Malatya
Summary
AMAÇBu araştırma kanser hastalarına bakım veren bireylerin uyku kalitesi, anksiyete ve depresyon düzeylerini ve etkileyen faktörleri belirlemek amacıyla yapılmıştır.
GEREÇ VE YÖNTEM
Araştırmaya kanser hastalarına bakım veren 150 kişi alındı.
Araştırmanın verilerinin toplanmasında soru formu, Pittsburgh
Uyku Kalitesi İndeksi ve Hastane Anksiyete ve Depresyon Ölçeği
kullanıldı.
BULGULAR
Bakım verenlerin %88.7'sinin uyku kalitesinin kötü ve toplam
uyku kalitesi ortalamasının da 9.87±3.95 olduğu tespit edildi.
Bakım verenlerin %46'sında anksiyete ve %72'sinde depresyon
riski tespit edildi. Bakım verenlerin anksiyete ve depresyon
düzeyleri ile uyku kalitesi arasında pozitif yönde güçlü bir
ilişki tespit edildi.
SONUÇ
Kanser hastalarına bakım verenlerin uyku kalitelerinin kötü
olduğu ve anksiyete ve depresyon riskinin arttığı tespit edildi.
Uyku bozuklukları, anksiyete ve depresyonun birbirlerini
etkilediği belirlendi.
Introduction
Birey için hastalık gibi beklenmedik bir durum, ailesi için de beklenmedik bir durumdur ve aile üyeleri bu yeni durumdan etkilenirler. Bakım verici olma seçilemez veya planlanlamaz. Bu nedenle bu duruma uyum, durum ortaya çıktıktan sonra gerçekleşmektedir. Kronik ya da akut bir hastalığı olan bireyle ilgilenmek, onun ihtiyaçlarını karşılamak, ona yardım etmek, ailesi ve yakınları için fiziksel, psikolojik, sosyal ve ekonomik zorlanmaları da beraberinde getirebilmektedir.[1] Bakım gerektiren hastanın seyri ağırlaştıkça bakım verme rolü de ağırlaşabilmektedir.[2]Kanser hastaları hem hastalıkları hem de tedavi yöntemlerine bağlı olarak iştahsızlık, yorgunluk, kas ağrısı, enerjide azalma, ağız kuruluğu, gastrointestinel şikayetler, nefes darlığı ve depresyon gibi fiziksel ve psikolojik birçok semptom yaşamaktadır.[3,4] Kanser hastalarına bakım verenlerin hastaların yaşadıkları semptomların yönetiminde ve günlük yaşam aktivitelerinin karşılanmasında güçlük yaşamaktadırlar.[5] Bakım verenlerin semptom yönetimi ile ilişkili yaşadıkları güçlüklerin, onlarda stres, anksiyete, depresyon, yorgunluk, uykusuzluk, aşırı uyuma, iştahsızlık, önceden hoşlandıkları aktivitelere ilgilerinin azalması, suçluluk, konsantrasyon ve karar vermede güçlük gibi sorunların ortaya çıkmasına neden olduğu belirtilmektedir.[6,7]
Kanserli hastalarına bakım verenlerde uyku bozuklukları en sık görülen sorunlardan birisi olmasına rağmen göz ardı edilen bir durumdur. Literatür incelendiğinde bakım verenlerin çoğunluğunda ciddi uyku problemleri yaşandığı görülmektedir. [5,8-14] İleri evre kanser hastalarının primer bakım verenlerinin uyku kalitesinin kötü olması, bireyin fizyolojik ve psikolojik sağlığını ve kişilerarası ilişkilerini etkileyebildiği için bakım verenlerin yaşam kalitesini de olumsuz etkilediği belirtilmektedir.[11]
Aileyi etkileyen bu hastalığın uzun sürmesi, yaşamı tehdit eder özellikte olması, olağan günlük yaşam düzeninin kaybedilmiş olması, işine ve sosyal yaşamına dönememe gibi nedenlerle üzülme, yas tutma, kaygı, çaresizlik ve umutsuzluk duyguları yaşama hasta yakınında depresif duygulanıma yol açabilmektedir.[15] Kanserli hastalara bakım vermenin gittikçe artan zorluğu ve sorumluluğu bakım verenlerde depresyon ve yükün artmasına neden olmaktadır.[10] Ayrıca kaybetme korkusu, gelecekle ilgili endişeler, çocukların sorumluluğu ve evdeki diğer sorumlukları üstlenme endişesine bağlı olarak bakım verenlerde anksiyete ortaya çıkmaktadır.[16] Yapılan araştırmalar da kanser hastalarına bakım verenlerde depresyon ve anksiyete gibi psikolojik problemlerin sık yaşandığını göstermektedir.[3,7,8,13,17-19] Ayrıca teşhisin süresi, hastanın yaşı, fonksiyonel ihtiyaçları, sosyal destek ve bakım veren hasta arasındaki ilişkinin kalitesi, hastaların hastalık deneyimleri ve semptomları hakkındaki düşünce ve duygularını anlamadaki yetersizlik, evde hasta bakımını nasıl yapacakları ile ilgili korkuların bakım verenlerde depresyon ve anksiyete riskini artırdığı belirtilmektedir.[12,13,20] Anksiyete ve depresyonun yıkıcı etkileri bakım verenlerin hem kendi sağlığını hem de hastasına bakım verme yeteneğini etkileyebilir. Bu nedenle önemle ele alınması gerekmektedir.
Bakım verenlerde uyku kalitesi fiziksel, duygusal ve sosyal birçok faktörden etkilenmektedir. Bakım verenlerin demografik özellikleri, yaşam şekli ve çevresel faktörler, anksiyete, depresyon gibi psikolojik faktörler, hastalık ve tedavi ile ilişkili faktörler uyku bozukluklarının ortaya çıkmasına neden olabilmektedir.[12] Bakım verenlerin büyük bir kısmının uykusuzluk yaşadığı ve bunların yarısından çoğunun da depresyon yaşadığı bildirilmektedir. Aynı çalışmada uyku bozukluklarının bakım verenlerde depresyonun önemli belirleyicisi olduğu belirtilmektedir.[13] Diğer çalışmalarda da kanser bakım vericilerinde ortaya çıkan anksiyete ve depresyonun uyku bozuklukları ile ilişkili olduğu ve kronik uyku bozukluklarının bakım verenlerde huzursuzluk, öfke ve depresif semptomları ortaya çıkardığı tespit edilmiştir.[12,21]
Bu araştırma kanser hastalarına bakım veren bireylerin uyku kalitesi, psikolojik durumları, etkileyen faktörleri ve aralarındaki ilişkiyi belirlemek amacıyla yapıldı.
Methods
Araştırmanın TürüBu araştırma Atatürk Üniversitesi Yakutiye Araştırma Hastanesi Medikal Onkoloji Kliniği ve Kemoterapi Ünitesi'nde Mart - Mayıs 2011 tarihleri arasında tanımlayıcı araştırma olarak yapıldı.
Evren ve Örneklem
Araştırmanın evrenini belirtilen merkezlerde tedavi
gören kanser hastalarına bakım veren 240 kişi
oluşturdu. Araştırmanın örneklemine ise 18 yaş ve
üzeri, okuma yazma bilen, rahatlıkla iletişim kurulabilen
ve araştırmaya katılmayı kabul eden 150
bakım veren alındı.
Veri Toplama Araçları
Verilerin toplanmasında bakım verenlerin tanıtıcı
özelliklerini ve bakımla ilgili düşüncelerini
içeren soru formu ve bakım verenlerin uyku kalitesini
belirlemek amacıyla Pittsburg Uyku Kalitesi
İndeksi ve psikolojik durumlarını belirlemek
için de Hastane Anksiyete Depresyon Ölçeği kullanıldı.
Pittsburgh Uyku Kalitesi İndeksi (PUKİ): 1989 yılında Buysse ve ark. tarafından geliştirilmiş olan PUKİ'nin ülkemizde geçerlilik ve güvenilirlik çalışması Ağargün ve arkadaşları tarafından (1996) yapılmıştır. Son bir ay süresindeki uyku kalitesini değerlendiren PUKİ, toplam 24 soru içerir. Bunların 19 tanesi öz-bildirim sorusudur ve hasta tarafından cevaplandırılır, beş soru ise eş veya bir oda arkadaşı tarafından yanıtlanır ve yalnızca klinik bilgi için kullanılır, puanlamaya katılmaz. Öz-bildirim niteliğindeki sorulardan sonuncusu (19. soru) bir oda arkadaşı veya eşin bulunup bulunmadığı ile ilgilidir ve puanlamada kullanılmaz. Puanlamaya katılan 18 madde (item) yedi bileşen (komponent) puanı şeklinde gruplandırılmıştır ve bu bileşenler; öznel uyku kalitesi, uyku latensi, uyku süresi, alışılmış uyku etkinliği, uyku bozukluğu, uyku ilacı kullanımı ve gündüz işlev bozukluğudur. Her madde 0-3 puan arasında değerlendirilir ve yedi bileşen puanının toplamı toplam PUKİ puanını verir. Toplam puan 0-21 arasında bir değere sahiptir. Toplam puanın 5'den yüksek oluşu uyku kalitesinin kötü oluşuna işaret eder. Ölçeğin Cronbach Alfa iç tutarlılık katsayısı 0.80 bulunmuştur.[22] Bu çalışmada da PUKİ Cronbach Alfa iç tutarlılık katsayısı 0.68 olarak bulunmuştur.
Hastane Anksiyete Depresyon Ölçeği - HADÖ (Hospital Anxiety Depression Measure): Zigmond ve Snaith tarafından hastada anksiyete ve depresyon yönünden riski belirlemek, düzeyini ve şiddet değişimini ölçmek için geliştirilmiştir. Ölçeğin Türkiye'de geçerlilik güvenilirlik çalışması Aydemir ve ark. tarafından yapılmıştır. Bedensel hastalığı olan hastalar ve birinci basamak sağlık hizmetlerine başvuranlar için kullanılır. Ölçeğin amacı tanı koymak değil, bedensel hastalığı olanlarda anksiyete ve depresyonu kısa sürede tarayarak risk grubunu belirlemektedir. Ayrıca ölçek hastanın duygusal durumundaki değişiminin değerlendirilmesinde de kullanılabilmektedir. Toplam 14 sorudan yedisi (tek sayılar) anksiyeteyi ve yedisi (çift sayılar) depresyonu ölçmektedir. HADÖ'nün Türkçe formunun kesme noktaları anksiyete alt ölçeği için 10, depresyon alt ölçeği için yedi olarak saptanmıştır. Ölçeğin Cronbach Alfa iç tutarlılık katsayısı anksiyete için 0.85 ve depresyon için 0.77 bulunmuştur.[23] Ölçekten alınan anksiyete ve depresyon alt boyut ortalama puanlarının yükselmesi bakım verenlerin ankisyete ve depresyon düzeyleri ve risklerinin arttığını göstermektedir. Bu çalışmada da anksiyete için Cronbach Alfa iç tutarlılık katsayısı 0.86 ve depresyon için 0.82 olarak bulundu.
Etik İlkeler
Bakım verenlere çalışmanın amacı açıklanarak
sözlü izinleri alındı. Araştırma da gönüllülük ve
gizlilik ilkesine bağlı kalındı. Araştırmanın yürütülebilmesi
için Yakutiye Araştırma Hastanesi'nden
gerekli izinler alındı.
Verilerin Değerlendirilmesi
Verilerin kodlanması ve istatistiksel analizleri
bilgisayarda, “SPSS for Windows 16.0” paket
programında yapıldı. Verilerin değerlendirilmesinde
bakım verenlerin tanıtıcı ve bakımla ilgili
düşüncelerini incelemek amacıyla yüzdelik, bakım
verenlerin uyku kalitesi, anksiyete ve depresyon
düzeyleri puan ortalamalarını belirlemek için
one- samples t-testi kullanıldı. Bakım verenlerin
tanıtıcı ve bakımla ilgili özelliklerine göre ölçeklerden
aldıkları puan ortalamaları arasındaki farkı
belirlemek t-testi, Anova ve Kruskal Wallis testleri
ve ölçeklerden alınan puan ortalamaları arasındaki
ilişkiyi incelemek için Pearson korelasyon testi
kullanıldı. T-test, Anova ve Kruskal Wallis testleri
grup ortalamaları arasındaki farkı, Pearson korelasyon testi ise puan ortalamaları arasındaki ilişkiyi
göstermektedir. Ölçeklerin güvenirliğini belirlemek
için cronbach alfa testi kullanıldı.
Results
Araştırmaya alınan bakım verenlerin %44.7'sinin 18-30 yaş aralığında, %65.3'ünün erkek, %66'sının evli, %50'sinin ilköğretim mezunu olduğu ve %64.7'sinin çalışmadığı tespit edildi. Bakım verme durumu incelediğinde; bakım verenlerin %42.7'sinin anne-baba ve %25.3'ünün eş olduğu, %48.7'sinin bakım süresinin 3-12 ay, %46.7'sinin de günlük bakım süresinin 19-24 saat olduğu ve %68.7'sinin hastasına her zaman yardım edebildiği belirlendi. Bakım verenlerin %60'ının bakım verirken destek aldığı ve %39.3'ünün ise bakım vermeye bağlı diğer sorumluluklarının etkilendiği tespit edildi. Bakım verenlerin %46'sı bakımla ilgili bilgi sahibi olduğunun ifade ederken, %88'i herhangi bir eğitim programına katılmamıştır.Bakım verenlerin %46'sı evinde bakmakla yükümlü olduğu başka kişilerin olduğunu ve %11.3'ü kendi sağlık durumunu kötü olarak algıladığını ve %83.3'ü herhangi bir kronik hastalığı olmadığını ifade etmiştir (Tablo 1).
Tablo 1: Bakım verenlerin tanıtıcı özellikleri
Bakım verenlerin %88.7'sinin uyku kalitesinin kötü olduğu ve toplam uyku kalitesi ortalama puanın da 9.87±3.95 olduğu tespit edildi. Uyku kalitesi alt boyutlarından uyku latensi ortalama puanının en yüksek (2.78±1.58) ve uyku ilacı kullanımı ortalama puanının da en düşük (0.15±0.54) olduğu belirlendi. Bakım verenlerin anksiyete puan ortalaması 9.64±4.91 olup, %46'sında anksiyete riski (Kesme noktası: 10), depresyon puan ortalaması 9.69±4.46 olup, %72'sinde depresyon riski (Kesme noktası: 7) olduğu belirlendi (Tablo 2).
Tablo 2: Bakım verenlerin uyku kalitesi ve anksiyete depresyon düzeyleri ortalama puanları
Bu çalışmada bakım verenlerin kendi sağlığını algılama durumu ve günlük bakım verme süresinin uyku kalitesi ortalama puanlarında istatistiksel olarak anlamlı fark oluşturduğu tespit edildi (p<0.05) (Tablo 3). Sağlık durumunu kötü algılayan bakım verenlerin toplam uyku kalitesi ortalama puanlarının diğer gruplardan daha yüksek olduğu belirlendi. Günlük bakım verme süresi uzadıkça uyku kalitesi ortalama puanlarının arttığı ve günlük bakım verme süresi 19-24 saat olan bakım verenlerin uyku kalitesinin diğer gruplara göre daha kötü olduğu belirlendi.
Bakım verilen kişiye yakınlık derecesi, bakımda destek alma durumu, bakım vermeye bağlı diğer sorumlulukların etkilenmesi durumu ve kendi sağlığını algılama durumunun bakım verenlerin depresyon puan ortalamalarında istatistiksel olarak anlamlı fark oluşturduğu tespit edildi (p<0.05) (Tablo 3). Bakım veren eşlerin, bakımda destek alamayanların, bakım vermeye bağlı diğer sorumlulukları etkilenenlerin ve kendi sağlık durumunu kötü olarak algılayanların depresyon ortalama puanlarının diğer gruplara göre daha yüksek olduğu belirlenmiştir. Bakım verenlerin kendi sağlığını algılama durumunun anksiyete puan ortalamalarında istatistiksel olarak anlamlı fark oluşturmuş ve sağlık durumunu kötü olarak algılayan bakım verenlerin anksiyete ortalama puanları diğer gruplardan yüksek bulundu (p<0.05) (Tablo 3).
Bakım verenlerin anksiyete ve depresyon ortalama puanları yükseldikçe alışılmış uyku oranı ve uyku ilacı kullanma alt boyutu hariç diğer alt boyut ve toplam uyku kalitesi puanlarının arttığı tespit edildi (p<0.01) (Tablo 4).
Tablo 4: Bakım verenlerin uyku kalitesi ve anksiyete ve depresyon düzeyleri arasındaki ilişki
Discussion
Bakım verenlerin büyük çoğunluğunun (%88.7) uyku kalitesinin kötü olduğu ve uyku kalitesi alt boyutları incelendiğinde; uyku latensi ortalama puanının en yüksek ve uyku ilacı kullanımı ortalama puanının da en düşük olduğu belirlendi (Tablo 2).Araştırma bulgularına benzer olarak diğer çalışmalarda da kanserli hastalara bakım verenlerin daha fazla uyku bozukluğu yaşadığı belirtilmiştir. Chang ve ark.[11] (2007) meme kanserli hastalara bakım verenlerin uyku kalitesi ve yaşam kalitesini inceledikleri araştırmada da benzer sonuçlar elde edilmiş olup bakım verenlerin %88.5'inin kötü uyku kalitesine sahip olduğu belirtilmiştir. Görgülü ve Akdemir'in[5] çalışmasında (2010) kanser hastalarına bakım verenlerin hasta tedavisinin ilk ve altıncı küründe uyku kalitesi incelenmiş ve uyku kalitesinin hem ilk hem de altıncı kürde kötü olduğu ve bakım verenlerin uyku kalitesi alt boyutlarından en çok uyku bozukluğu yaşadıkları tespit edilmiştir. Aslan ve ark.nın[9] çalışmasında (2009) bakım verenlerin %72.2'sinin ve Sarı ve ark.nın[14] çalışmasında (2010) ise %82'sinin uyku kalitesinin kötü olduğu belirtilmiştir. Kanser tanısı almış çocukların ebeveynlerinin fiziksel psikolojik ve sosyal iyilik hallerinin incelendiği başka bir çalışmada da bakım veren ebeveynlerin uyku bozukluklarının yüksek oranda olduğu ve çocuklarının bakımı ve kanserle ilgili yaşadıkları endişe nedeniyle daha az uyudukları, uykuya dalmakta zorlandıkları ve uykuyu devam ettirmede sıkıntı yaşadıkları belirtilmiştir.[24] Ayrıca Gibbins ve ark.nın[25] çalışmasında (2009) kanser bakım vericilerinin kötü uyku kalitelerinin olduğu ve en fazla uykuya dalmakta ve gecenin ortasında uyunmaktan şikayet ettikleri bildirilmiştir. Bu araştırmada bakım verenlerin uyku ilacı kullanımı ortalamasının en düşük olduğu bulunmuştur. Bakım verenlerin kendilerine uyku sorunları için reçete edilen ilaçları almak istememe nedenleri, ilaçların uyku hali yapması ve bu nedenle de yakınlarının bakım gereksinimlerini karşılamada güçlük yaşamaları olarak belirtilmiştir.[13]
Bakım verenlerin %46'sında anksiyete riski ve %72'sinde depresyon riski tespit edildi (Tablo 2). Yapılan çalışmalarda kanser hastalarına bakım verenlerde anksiyete ve depresyonun sık görüldüğü[16-20] bununla birlikte bakım verenlerin çok azının depresyon ve psikolojik problemleri ile ilgili mental sağlık servislerine başvurdukları saptandı. [26,27] Bu da bakım verenlerin uzun dönemde ortaya çıkabilecek sağlık problemleri riskini artırmaktadır.
Kendi sağlık durumunu kötü olarak algılayan bakım verenlerin uyku kalitelerin de daha kötü olduğu belirlendi (Tablo 3). Benzer olarak başka bir çalışmada da herhangi bir hastalığı olan bakım verenlerin uyku kalitesinin daha kötü olduğu belirlenmiştir.[9] Bakım verenlerin hastalarına verdikleri günlük bakım verme süresi uzadıkça bakım verenlerin uyku kalitelerinin de giderek bozulduğu belirlendi (Tablo 3). Bu çalışmada bakım verenlerin %46.7'sinin günlük bakım verme süresi 19-24 saat olarak belirlendi. Yaşamın sonunda kanser hastalarına kişisel ihtiyaçları (yeme, içme, tuvalet), ağrısı, ilaç kullanımı ve diğer semptomları için 24 saat boyunca düzenli aralıklarla yardım edilmesi gerekmektedir. Bu nedenle bakım verenler hastaların bu ihtiyaçlarını gidermek için sürekli hazır durumda beklemektedir. Bu durum da bakım verenlerin negatif fiziksel ve emosyonel durumlar yaşamasına neden olmaktadır.[13] Tüm gün boyunca hastalarına bakım verenlerin, ailenin günlük yaşamını devam ettirme, diğer aile üyelerinin ve kendisinin gereksinimlerini karşılama sorumluluklarını sürdürme ile ilgili gereksinimleri daha da artmaktadır. Tüm bu durumlar bakım verenlerin uykusuzluk problemlerinin daha da artmasına neden olmaktadır.
Bakım veren eşlerin ve kendi sağlık durumunu kötü algılayan bakım verenlerin depresyon ortalama puanları daha yüksek bulundu (Tablo 3). Yapılan bir çalışmada kanser hastalarına bakım veren eşlerin ve başka bir hastalığı olanların daha fazla depresif semptom yaşadığı belirtilmektedir. [17] Yapılan diğer çalışmalarda da benzer olarak bakım veren eşlerin daha yüksek oranda depresyon yaşadığı ve hastanın eşi olmanın bakım verenin depresyonuna katkıda bulunan önemli faktörlerden birisi olduğu belirtilmiştir.[20,28] Çalışmalar da bakım verenlerde kötü sağlık durumu ile yüksek düzeyde depresyon oranlarının ilişkili olduğu vurgulanmaktadır.[10,29-31]
Bakımda destek almayan bakım verenlerin depresyon ortalama puanlarının yüksek olduğu tespit edilmiştir (p<0.05) (Tablo 3). Bakım verenler ile ilgili birkaç çalışmada düşük sosyal desteğin belirgin olarak bakım verenlerin depresyon düzeylerini artırdığı tespit edilmiştir.[32,33] İstatistiksel olarak anlamlı olmamasına rağmen bakımda destek almayan bakım verenlerin uyku kalitesinin daha kötü olduğu belirlenmiştir (p>0.05) (Tablo 3). Bakım verme sorumluluğunun başkalarıyla paylaşılmasının bakım verenlerin daha az uyku bozukluğu yaşamasına ve daha iyi psikolojik uyumuna neden olduğu belirtilmektedir.[11] Bu nedenle kanser hastalarının ihtiyaç duyduğu bakım sorumluluklarının paylaşılması konusunda diğer aile üyelerinin de eğitilmesi gereği ortaya çıkmaktadır.
Bakım verenlerin anksiyete ve depresyon ortalama puanları yükseldikçe alışılmış uyku oranı ve uyku ilacı kullanma alt boyutu hariç diğer alt boyut ve toplam uyku kalitesi puanlarının arttığı tespit edilmiştir (p<0.01) (Tablo 4). Konuyla ilgili yapılan diğer çalışmalarda da anksiyete ve depresyon puanları ile uyku bozukluğu arasında pozitif yönde bir ilişki belirlenmiştir.[14,19,34] Kanser bakım vericilerinde ortaya çıkan uyku problemlerinin depresyonun ortaya çıkışında önemli belirleyici olduğu ve kötü uyku kalitesine sahip olan kanser bakım vericilerinin daha fazla anksiyete yaşadığı belirtilmiştir.[13,25]
Conclusion
Kanser hastalarına bakım verenlerin büyük çoğunluğunda uyku bozukluğu ile depresyon riski ve yaklaşık yarısında anksiyete riski saptandı. Bakım verenlerin yaşadığı uyku bozuklukları ile anksiyete ve depresyon düzeyleri arasında pozitif yönde güçlü bir ilişki olduğu belirlendi. Bakım verenlerin en fazla sıkıntı yaşadığı uyku problemi uykuya dalmada güçlük yaşama ve en az sıkıntı yaşadığı uyku problemi ise uyku ilacı kullanma olarak tespit edildi. Bakım verenlerin hastalarına verdikleri günlük bakım süresi ve kendi sağlığını algılama durumunun uyku kalitesini etkilediği; hastaya yakınlık durumu, bakım verirken destek alma durumu, bakım verirken diğer sorumlulukların etkilenme durumu ve kendi sağlığını algılama durumunun ise depresyon düzeylerini etkilediği belirlendi. Bakım verenlerin kendi sağlığını algılama durumunun da anksiyete düzeylerini etkilediği belirlendi.Sonuç olarak, sağlık profesyonellerinin kanser hastasına bakım verirken bakım verenlerin yaşadıkları sıkıntıları göz ardı etmemeleri, bakım verenlerin uyku kalitelerini, anksiyete ve depresyon düzeylerini düzenli aralıklarla belirlemeleri ve problemlere yönelik bütüncül bir eğitim planı hazırlamaları, uygulamaları ve sonuçlarını değerlendirmeleri son derece önemlidir. Böylece bakım verenin fiziksel, psikolojik, sosyal iyilik halinin olumsuz etkilenmesi önlenebilir.
Bakım verenlerin uyku kalitesini, anksiyete ve depresyon düzeylerini etkileyebilecek farklı değişkenlerin araştırılması ve araştırmaların daha geniş örneklemlerde yapılması önerilmektedir.
References
1) Dökmen Z. Yakınlarına bakım verenlerin ruh sağlıkları
ile sosyal destek algıları arasındaki ilişkiler. Ankara
Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi
2012;3(1):3-38.
2) Atagün İM, Balaban ÖD, Atagün Z, Elagöz M, Özpolat
AY. Kronik hastalıklarda bakım veren yükü. Psikiyatride
Güncel Yaklaşımlar 2011;3(3):513-552.
3) Wilkinson A. The carer exprience in end-of-life cancer
caregiving: a discussion of the literatüre. Cancer Forum
2010;34(2):1-4.
4) Yılmaz Karabulutlu E, Sungur A, Dalmışlar M, Alkanat
M. Kanser hastalarında tedavi süresince yaşanan
fiziksel semptomların anksiyete ve depresyon düzeyine
etkisi. MN Dahili Tıp Bilimleri 2007;2(5-6):183-9.
5) Görgülü Ü, Akdemir N. İleri evre kanser hastalarına
bakım verenlerin yorgunluk ve uyku kalitesinin değerlendirilmesi.
Genel Tıp Dergisi 2010;20(4):125-32.
6) Polat Ü. İleri Evre Kanser hastalarında semptom yönetiminde
bakım verenin rolleri ve destek gereksinimleri.
Türk Onkoloji Dergisi 2011;26(4):193-8.
7) Rivera HR, McMillan SC. Predictors of depression
symptoms in hospice caregivers. Journal of Hospice
and Palliative Nursing 2010;12(6):345-57. [CrossRef]
8) Corà A, Partinico M, Munafò M, Palomba D. Health
risk factors in caregivers of terminal cancer patients: a
pilot study. Cancer Nurs 2012;35(1):38-47. [CrossRef]
9) Aslan O, Sanisoğlu Y, Akyol M, Yetkin S. Quality of
sleep in Turkish family caregivers of cancer patients.
Cancer Nurs 2009;32(5):370-7. [CrossRef]
10) Swore Fletcher BA, Dodd MJ, Schumacher KL, Miaskowski
C. Symptom experience of family caregivers
of patients with cancer. Oncol Nurs Forum
2008;35(2):E23-44. [CrossRef]
11) Chang EW, Tsai YY, Chang TW, Tsao CJ. Quality of
sleep and quality of life in caregivers of breast cancer
patient. Psychooncology 2007;16(10):950-5. [CrossRef]
12) Berger AM, Parker KP, Young-McCaughan S, Mallory
GA, Barsevick AM, Beck SL, et al. Sleep wake disturbances
in people with cancer and their caregivers: state
of the science. Oncol Nurs Forum 2005;32(6):E98-126.
13) Carter PA, Chang BL. Sleep and depression in cancer
caregivers. Cancer Nurs 2000;23(6):410-5. [CrossRef]
14) Sarı D, Eşer İ, Khorshid L. Kanser hastalarına bakım
veren yakınlarının uyku kalitesi ve depresyon düzeyleri.
Ege Üniversitesi Hemşirelik Yüksek Okulu Dergisi
2010;26(1):1-10.
15) Terakye G. Kanserli hasta yakınlarıyla etkileşim. Dokuz
Eylül Üniversitesi Hemşirelik Yüksekokulu Elektronik
Dergisi 2011;4(2):78-82.
16) Grov EK, Dahl AA, Moum T, Fosså SD. Anxiety,
depression, and quality of life in caregivers of patients
with cancer in late palliative phase. Ann Oncol
2005;16(7):1185-91. [CrossRef]
17) Yang X, Wang L, He J, Ge C, Chang Y, Fu J, et al.
Factors related to depressive symptoms among Chinese
caregivers of cancer patients. Psychooncology
2012;21(10):1063-70. [CrossRef]
18) Pellegrino R, Formica V, Portarena I, Mariotti S, Grenga
I, Del Monte G, et al. Caregiver distress in the early phases of cancer. Anticancer Res 2010;30(11):4657-63.
19) Fletcher BS, Paul SM, Dodd MJ, Schumacher K, West
C, Cooper B, et al. Prevalence, severity, and impact of
symptoms on female family caregivers of patients at
the initiation of radiation therapy for prostate cancer. J
Clin Oncol 2008;26(4):599-605. [CrossRef]
20) Tang ST, Li CY, Liao YC. Factors associated with
depressive distress among Taiwanese family caregivers
of cancer patients at the end of life. Palliat Med
2007;21(3):249-57. [CrossRef]
21) Carter PA. Caregivers' descriptions of sleep changes
and depressive symptoms. Oncol Nurs Forum
2002;29(9):1277-83. [CrossRef]
22) Ağargün MY, Kara H, Anlar O. Pittsburgh uyku kalitesi
indeksinin geçerliği ve güvenirliği. Türk Psikiyatri
Dergisi 1996;7(2):107-15.
23) Aydemir Ö, Güvenir T, Küey L, Kültür S. Hastane anksiyete
ve depresyon ölçeği Türkçe formunun geçerlilik
ve güvenilirliği. Türk Psikiyatri Dergisi 1997;8(4):280-7.
24) Klassen AF, Gulati S, Granek L, Rosenberg-Yunger
ZR, Watt L, Sung L, et al. Understanding the health
impact of caregiving: a qualitative study of immigrant
parents and single parents of children with cancer. Qual
Life Res 2012;21(9):1595-605. [CrossRef]
25) Gibbins J, McCoubrie R, Kendrick AH, Senior-Smith
G, Davies AN, Hanks GW. Sleep-wake disturbances in
patients with advanced cancer and their family carers. J
Pain Symptom Manage 2009;38(6):860-70. [CrossRef]
26) Bishop MM, Beaumont JL, Hahn EA, Cella D, Andrykowski
MA, Brady MJ, et al. Late effects of cancer
and hematopoietic stem-cell transplantation on spouses or partners compared with survivors and survivormatched
controls. J Clin Oncol 2007;25(11):1403-11.
27) Vanderwerker LC, Laff RE, Kadan-Lottick NS, McColl
S, Prigerson HG. Psychiatric disorders and mental health
service use among caregivers of advanced cancer
patients. J Clin Oncol 2005;23(28):6899-907. [CrossRef]
28) Hasson-Ohayon I, Goldzweig G, Braun M, Galinsky
D. Women with advanced breast cancer and their spouses:
diversity of support and psychological distress.
Psychooncology 2010;19(11):1195-204. [CrossRef]
29) Iconomou G, Viha A, Kalofonos HP, Kardamakis D.
Impact of cancer on primary caregivers of patients receiving
radiation therapy. Acta Oncol 2001;40(6):766-71. [CrossRef]
30) Kurtz ME, Kurtz JC, Given CW, Given B. A randomized,
controlled trial of a patient/caregiver symptom
control intervention: effects on depressive symptomatology
of caregivers of cancer patients. J Pain Symptom
Manage 2005 ;30(2):112-22. [CrossRef]
31) Raveis VH, Karus DG, Siegel K. Correlates of depressive
symptomatology among adult daughter caregivers
of a parent with cancer. Cancer 1998;83(8):1652-63.
32) Chang BL, Brecht ML, Carter PA. Predictors of social
support and caregiver outcomes. Women Health
2001;33(1-2):39-61. [CrossRef]