2Özel Konak Hastanesi, Plastik ve Rekonstrüktif Cerrahi Bölümü, Kocaeli
3Ankara Eğitim ve Araştırma Hastanesi, Patoloji Bölümü, Ankara
4Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi, Dermatoloji Anabilim Dalı, Ankara
Summary
Liposarkomlar yağ hücrelerinden köken alan ve ender görülen malign yumuşak doku tümörleridir. Liposarkomlar iyi diferansiye, miksoid/yuvarlak hücreli, pleomorfik ve dediferansiye tip olmak üzere çeşitli kategorilere ayrılırlar. Liposarkomlar vücudun herhangi bir yerinde görülebilse de sıklıkla retroperiton ve uylukta yerleşirler. Liposarkomlar sıklıkla derin yerleşimli yumuşak dokulardan köken alırlar. Yüzeyel dokuları primer olarak tutan liposarkomlar çok ender görülmektedir. Bu yazıda, kutanöz ve subkutanöz dokulara yerleşmiş liposarkomların özelliklerinin tanımlanması amaçlanmıştır. Yüzeyel liposarkomlar genelde histopatolojik olarak yüksek evreli tümörler olarak çoğunluğu da pleomorfik liposarkom olarak karşımıza çıkarlar. Ancak, yüzeyel liposarkomlar derin ve retroperitoneal yerleşimli liposarkomlara göre cerrahi olarak ulaşılabilir olmaları nedeniyle daha iyi prognoza sahiptirler.Introduction
Ekstremitelerin ve gövdenin yumuşak doku kitleleri klinikte sık görülen oluşumlardır.[1] Bu yumuşak doku kitlelerinde benign tümöral oluşumların malign tümöral kitlelere göre görülme oranı 300:1 olarak bildirilmiştir.[1] Yumuşak doku sarkomları çok ender görülen tümörlerdir ve tüm malignensiler içinde görülme oranı yaklaşık olarak %1'dir.[1,2] Yumuşak doku sarkomlarının genetik ve çevresel faktörlerin etkileşimi sonucunda oluştuğu düşünülmektedir.[2] Yumuşak doku sarkomlarının %14'ünün deride yerleştiği bildirilmiştir.[2] Yumuşak doku sarkomları fonksiyonları ve hastanın genel sağlık durumunu etkilemeyen, derin yerleşimli, ağrısız ve büyük kitleler şeklinde sıklıkla retroperiton ve ekstemitelerde prezente olurlar. [1] Semptomsuz olmaları nedeniyle pek çok malign yumuşak doku tümörü benign olarak değerlendirilmekte ve ihmal edilebilmektedir.[1] Başlangıçtaki bu yanlış değerlendirme de tanı sırasındaki tümöral kitlenin büyüklüğü ve evresi ile metastaz riski ve hastanın sağkalımı arasında çok güçlü bir ilişki olduğu için hastanın prognozunu etkilemektedir.[1]Lipomatöz tümörler yumuşak doku tümörleri içinde en sık görülen (%35) tümör grubudur.[3] Ülkemizden yapılan bir çalışmada incelenen tüm lipomatöz tümörlerin %5'i liposarkom olarak bildirilmiştir.[3] Liposarkomlar malign yağ doku tümörleridir ve tüm yumuşak doku sarkomları arasında 2. sıklıkta (%20) görülen sarkomlardır.[1] Daha geniş çaplı bir çalışmada liposarkomların oranı %11.5 (3. sırada) olarak bildirilmiştir.[2] Ülkemizden yapılan bir çalışmada bu oran %10 (5. sırada) olarak bildirilmiştir.[3] Liposarkom benign lipomların malign transformasyonu değildir.[1] Liposarkomlar vücudun herhangi bir yerinde görülebilse de sıklıkla retroperiton ve uylukta yerleşirler.[1] Liposarkomlar sıklıkla derin yumuşak dokudan köken alırlar.[1] Yüzeyel dokuları primer olarak tutan liposarkomlar çok ender görülmektedir.[1,4] Fiore ve ark.[5] yaptıkları bir çalışmada primer 214 liposarkom olgusunda yüzeyel yerleşimin 41 olguda (%19) olduğunu bildirmişlerdir. Yüzeyel dokuları tutan iyi diferansiye liposarkomlar atipik lipom alarak da adlandırılmaktadır ve ülkemizden yapılan 843 adet lipomatöz tümörü inceleyen bir çalışmada 44 derin yerleşimli liposarkom olgusuna karşılık yerleşim yeri belli olmayan bir adet atipik lipom (%0.01) rapor edilmiştir.[3] Liposarkomlarda tanı çoğunlukla retrospektif olarak histopatolojik inceleme sonucunda konulmaktadır.[4] Hastalar sıklıkla ağrılı ve büyük boyutlara ulaşmış tümöral kitleler nedeniyle tıbbi yardım arayışı içinde başvururlar.[4]
Tüm klinisyenlerin bu ender görülen malign yumuşak doku tümörlerinin benign olanlardan ayırıcı özelliklerini bilmeleri hastaların zamanında ve uygun 3. basamak tedavi kuruluşlarına yönlendirilmesi açısından önemlidir.
Tanı ve diğer tanısal incelemeler
Herhangi bir yüzeyel kitle eğer olağandışı ve
endişe verici davranış gösteriyorsa mutlaka çok
dikkatli fizik muayene ve tam tümör araştırması
yapılmalıdır.[4] İleri yaş bir hastada hızlı bir şekilde
büyüyen, büyüklüğü önemli olmaksızın derin yerleşimli
olan, ağrılı ve / veya 5 cm ve daha büyük
olan tüm yumuşak doku kitleleri aksi ispatlanana
kadar malign olarak kabul edilmelidir.[1,4,6] Ayrıntılı
bir öykü ile birlikte fizik muayenede şüpheli kitlenin
dikkatli inspeksiyonu, boyutları, derinliği, yerleşimi, kitlenin üzerindeki derinin özellikleri, bölgesel
lenfadenopati varlığı ve nörovasküler tutulum
açısından muayene ve kitlenin yapısına özen
gösterilmelidir.[1,4]
Şüpheli herhangi bir yüzeyel kitlede tanı, ayırıcı tanı ve evreleme açısından radyolojik incelemeler kullanılmaktadır.[1] Bunların arasında düz radyolojik grafiler, ultrasonografi, manyetik rezonans görüntüleme (MRG) ve bilgisayarlı tomografi (BT) önemli yer tutmaktadır.[1,4] Yumuşak doku kitlelerini değerlendirme de MRG tercih edilen görüntüleme yöntemidir.[1,4,6] T1 ağırlıklı görüntüler anatomik detayları gösterirken T2 ağırlıklı görüntüler ise yumuşak doku malignensisinin değerlendirilmesini kolaylaştırmaktadır.[4]
Eğer malign bir durumdan şüpheleniliyorsa, tümöral araştırmalarda akciğer düz grafisi, tüm vücut sintigrafisi ile birlikte toraks, abdomen ve pelvis BT incelemeleri istenmelidir.[4] Bu incelemeler ile kemik ve solid organ metastazları açığa çıkarılabilir.[4] Laboratuvar incelemelerde ise tam kan sayımı, temel biyokimyasal testler ve koagülasyon testleri yapılmalıdır.[4] Eğer malignensi ispatlanırsa, erken dönemde medikal onkoloji ve radyasyon onkolojisi bölümlerinden konsültasyon istenmelidir.[4]
Uygun şekilde yapılan biyopsi hastanın kesin tanı ve tedavisinde önemli ve ilk adımdır.[1] Malign yüzeyel tümöral oluşumların tanısal çalışmaları içinde biyopsi alınması en önemli aşamadır ve iyi planlanıp kati tedavinin yapılabileceği bir sağlık kuruluşunda yapılması önerilir.[4] Bu sağlık kuruluşunda sarkomlar konusunda tecrübeli patolog ve cerrahın varlığı yapılan işlemlerin sonucu hastanın sağ kalımını etkileyeceği için çok önemlidir.[1,4,7] Mankin ve ark.[7] 1996'da yaptıkları bir çalışmada tedavi merkezi değil de refere eden bir merkezde yapılan biyopsiler sonucunda tanıda hata, biyopsi sırasında ve sonrasında komplikasyon gelişimi, hastalığın seyri ve hastanın sağ kalımında oluşan değişikliklerin 2 ila 12 kat daha fazla miktarda görüldüğünü bildirmişlerdir. Biyopsinin nasıl yapılması gerektiği konusunda tartışmalar devam ederken[8] genelde en çok kullanılan ve tercih edilen yöntem açık cerrahi biyopsi alınmasıdır.[4] Kas iskelet sistemi lezyonlarında yapılan bir prospektif çalışmada BT eşliğinde yapılan iğne biyopsilerin güvenli, kolay ve etkili bir yöntem olduğu ve tanısal sonuç ve doğruluğunun yüksek olduğu bildirilmiştir.[9] Cerrahi açık biyopsi ile birlikte frozen incelemenin tanısal sonucu ve doğruluğu daha da arttırdığı gösterilmiştir.[8]
Liposarkomlar ile ilgili genel bilgiler
Liposarkomlar Dünya Sağlık Örgütü sınıflamasına
göre 5 alt gruba ayrılır: İyi diferansiye (atipik
lipomatöz tümör), miksoid, yuvarlak hücreli, dediferansiye
ve pleomorfik liposarkom.[4,10]
Miksoid ve yuvarlak hücreli tipler literatürde genelde birlikte değerlendirilmektedir. Son yıllarda yapılan sitogenetik çalışmalar sonucunda liposarkomların 3 alt tipe ayrılmasının uygun olduğu belirtilmiştir: İyi diferansiye / dediferansiye, miksoid / yuvarlak hücreli ve pleomorfik liposarkom. [10] Bu alt tipler histolojik evreye göre iki ana grupta toplanabilir: Düşük evreli (miksoid ve iyi diferansiye liposarkom) ve yüksek evreli (dediferansiye, yuvarlak hücreli ve pleomorfik liposarkom) tümörler.[11]
Yapılan geniş çaplı bir araştırmada alt tiplerin görülme oranları yaklaşık olarak 1/3 (%32.9) miksoid / yuvarlak hücreli liposarkom ve %23.4 iyi diferansiye liposarkom olarak bildirilmiştir.[2] Kim ve ark.[11] yakın zamanda yayınladıkları bir yazıda liposarkom alt tiplerinin sıklığını; %53.2 iyi diferansiye, %23.4 miksoid, %16 dediferansiye, %5.3 yuvarlak hücreli ve %2.1 pleomorfik liposarkom olarak bildirmişlerdir.
Liposarkomlar infantlarda hemen hemen hiç görülmez.[4] Liposarkomun tüm alt tipleri çocukluk ve ergenlik döneminde çok enderdir.[2] Liposarkom oranları genel ve tüm alt tipler için yaşlılık çağlarında pik yapmadan önce katlanarak artar.[2] Liposarkom hastaları sıklıkla hayatın 6. dekadında tanı alırlar.[1,3,4] Ancak miksoid / yuvarlak hücreli liposarkom daha genç erişkinleri etkiler (yaklaşık 10 yıl daha genç).[2,4]
Ülkemizden yapılan bir yayında liposarkomların sıklıkla alt ekstremite (%64), gövde (%20), üst ekstremite (%10) ve baş-boyun (%6) bölgesinde yerleştikleri bildirilmiştir.[3] Yapılan başka bir çalışmada primer miksoid / yuvarlak hücreli ve pleomorfik liposarkomların en sık ekstremite, omuz ve kalça yerleşimli (%89), ikinci sıklıkta retroperiton ve diğer gövde derin yerleşimli (%7) oldukları ve daha az sıklıkta da gövdede yüzeyel (%3) ve başboyun bölgesinde (%1) yerleştikleri bildirilmiştir. [5] Aynı çalışmada primer tümörlerin %19 yüzeyel ve %81 derin yerleşimli oldukları rapor edilmiştir.[5] Kim ve ark.'nın[11] yaptığı çalışmada tümörler %46.8 retroperitonda, %25.5 alt ekstremitede, %9.6 üst ekstremitede ve %18.1 gövdede yerleşmiştir.
Liposarkomların anatomik dağılımı histolojik tipine bağlıdır: İyi diferansiye liposarkomlar sıklıkla ekstremite ve retroperitonda derin yumuşak dokulara yerleşirken, miksoid / yuvarlak hücreli ve pleomorfik liposarkom sıklıkla ekstremitelere ve dediferansiye liposarkom da sıklıkla retroperitonda yerleşmektedir.[12]
Atipik lipomatöz tümör /
İyi diferansiye liposarkom
Liposarkomların içinde değişken sayıda genişlemiş
ve atipik nükleus veya lipoblastların varlığı
ile birlikte düşük sellülarite ve ender mitotik figürler
bulunduran, yüksek düzeyde diferansiyasyon
gösteren (matür yağ dokusu), davranış olarak lokal
nüks gösterip uzak metastaz yapmayan ve ara sıra
dediferansiye fenotipe transformasyon gösteren alt
tiptir (Şekil 1 ve 2).[13,14] Hastaların median yaşı 50
ve cinsiyet farkı yoktur.[13] Atipik lipomatöz tümör (bazen atipik lipom olarak da adlandırılır) terimi
ekstremite yumuşak dokusunda yerleşmiş, iyi diferansiye
liposarkom terimi de retroperitonda yerleşmiş
bu türde liposarkomlar için kullanılmaktadır.[14] Ancak retroperitonda yerleşen iyi diferansiye
liposarkomlar sıklıkla kontrol edilemeyen lokal
nüksler veya dediferasiyasyon gelişimi sonucunda
hastanın ölümüne neden olurken ekstremitelerde
yumuşak dokuda yerleşmiş olan atipik lipomatöz
tümörler genellikle buna neden olmazlar.[14] Rosai
ve ark.[14] 59 atipik lipomatöz tümör ve iyi diferansiye
liposarkom olgularını incelemiş ve bunların
ekstremite ve aksiyal yerleşim farkı olmadan
10 tanesinin (%17) yüzeyel yerleşimli olduklarını
bildirmişlerdir. Evans[13] yaptığı bir çalışmada 61
atipik lipomatöz olgusunun retrospektif değerlendirilmesinde
sadece 1 tane sırtta yerleşmiş, 5 cm
çapta, 10 yılda hala sağ olan subkütan dediferansiye
liposarkom olgusu rapor etmiştir. Atipik lipomatöz
tümörlerde fazla sayıda bulunan yüzük veya
dev şekilli kromozomların varlığı diğer iyi ve kötü
huylu lipomatöz tümörlerden bu tip liposarkomların
ayırıcı tanısında sitogenetik çalışmaların yardımcı
olabileceğini düşündürmüştür.[14] Rozenthal
ve ark.[15] inceledikleri ekstremite yerleşimli atipik
lipomatöz tümörlü 31 hastada %52 hastada nüks
ve %13 hastada da dediferansiyasyon saptamışlar
ve bu tümörlerin 5 yıldan daha uzun süre boyunca
yakın klinik takibinin yapılmasını önermişlerdir.
Sekil 1: Sol deltoid bölgede nüks iyi diferansiye / dediferansiye liposarkom.
Miksoid / Yuvarlak hücreli liposarkom
Miksoid liposarkomlar diğer liposarkom tiplerinden
farklı tipik klinik prezantasyon ve metastaz
tarzı ile kendini gösterir.[16] Miksoid liposarkom
sıklıkla rölatif olarak genç erişkinlerde klinik olarak
yavaş büyüyen derin yerleşimli alt ekstremite
kitlesi olarak görülür.[16,17] Miksoid liposarkomlarda
metastazlar sıklıkla retroperiton ve diğer ekstrapulmoner
yumuşak dokulara ve ekstremitelerdeki
diğer derin yumuşak dokulara olur.[16-18] Bu nedenle
miksoid liposarkomların evreleme ve takiplerinde
görüntüleme yöntemlerinin abdomen, pelvis ve
toraksı içermesi gereklidir.[17-19] Ayrıca primer gövde
miksoid liposarkomu ile prezente olan hastalarda
okült ekstremite miksoid liposarkomu açısından
dikkatli değerlendirme yapılmalıdır.[17]
Saf miksoid liposarkom tüm liposarkomlar içinde 2. sırada ve yaklaşık %30 yer tutmaktadır. [5,16] Yuvarlak hücreli liposarkom ise tümörde >%5 oranda yuvarlak hücre komponenti içeren miksoid liposarkom formu olarak tanımlanmaktadır ve tüm liposarkomların %15'ini oluşturmaktadır.[5] Her iki liposarkom alt tipinde aynı kromozomal translokasyon [t(12;16)(q13;p11)] gösterilmiştir ve bu nedenle artık aynı tümöral antitenin morfolojik ve biyolojik farklı uç noktaları oldukları düşünülmektedir.[5,16] Yani, miksoid liposarkom düşük gradeli sarkomu ifade ederken yuvarlak hücreli liposarkom ise yüksek gradeli sarkomu belirtmektedir.[16] Bu miksoid ve yuvarlak hücreli liposarkomlar diğer histolojik sarkom alt tipleri ile karşılaştırıldığında radyoterapi ve kemoterapiye iyi yanıt vermeleri açısından farklılık göstermektedirler.[5]
Miksoid ve yuvarlak hücreli liposarkomlar için 10 yıllık lokal nüks oranları primer hastalıkta %15.9 ve %21.9 iken nükseden hastalıkta %37.1 ve %31.3 olarak bildirilmiştir.[5] Miksoid ve yuvarlak hücreli liposarkomlar için 10 yıllık uzak metastaz oranları primer hastalıkta %5 ve %21.7 iken nükseden hastalıkta %18 ve %43.2 olarak bildirilmiştir.[5] Primer hastalıkta 10 yıllık hastalığa özgü sağkalım oranı miksoid ve yuvarlak hücreli liposarkom için %92 ve %77 iken nükseden hastalıkta aynı oran %61 ve %47'ye düşmektedir.[5]
Pleomorfik liposarkom
Pleomorfik liposarkomlar liposarkomlar arasında
%5 ile en az görülen tiptir.[10,20] Pleomorfik liposarkom
diğer miksoid / yuvarlak hücreli ve iyi diferansiye
liposarkomlara değil de diğer pleomorfik
sarkomlara daha yakın, daha agresif farklı bir
kategori olarak kabul edilmektedir.[5,20] Pleomorfik
liposarkomlar klinikte sıklıkla ileri yaş erişkin
hastada ağrısız, hızlı büyüme gösteren ve %65
oranında ekstremitelerde özellikle de uylukta derin
olarak yerleşmiş agresif neoplastik bir kitle olarak
prezante olurlar.[10,20] Pleomorfik liposarkomlar
pleomorfik sarkom zemini içinde sıklıkla multivakuollü
olan büyük lipoblastların varlığı ile karakterizedir.[10,20] Gebhard ve ark.[10] 63 adet pleomorfik
liposarkom arasında 14 adet subkütan ve 1 adet de
kutanöz ve subkütan pleomorfik liposarkom (toplam
15 adet ve %25) olgusu bildirmişlerdir. Hornick
ve ark.[20] ise yayınlarında 57 pleomorfik liposarkom
olgusu arasında 11 subkütan yerleşimli
5 adette deri yerleşimli (bir tanesi 12 cm ve egzofitik
dermal polip şeklinde) (%28) pleomorfik liposarkom
olgusu bildirmişlerdir. Pleomorfik liposarkomlar
sıklıkla akciğer ve karaciğere metastaz yaparlar.[10,20]
Pleomorfik liposarkomlarda 10 yıllık lokal nüks oranı primer tümörlerde %19.4 iken nükseden tümörlerde %52.2 olarak bildirilmiştir.[5] Uzak metastaz oranları ise 10 yılda primer pleomorfik liposarkomlarda %20.6 iken nükseden tümörlerde %17.4 olarak rapor edilmiştir.[5] Hastalığa bağlı 10 yıllık sağ kalım oranları ise primer pleomorfik liposarkomlarda %81 iken nükseden pleomorfik liposarkomlarda %53'e düşmektedir.[5] Gebhard ve ark.[10] takibi yapılan 11 adet yüzeyel pleomorfik liposarkom olgusunun 4 tanesinde lokal nüks varlığı olduğunu ve hiçbirisinde uzak metastaz olmadığını bildirmişlerdir. Diğer bir yayında yüzeyel yerleşimli 16 adet pleomorfik liposarkom olgusunda uzak metastaz 2 kutanöz tümör olgusunda saptanmıştır.[20]
Dediferansiye liposarkom
Dediferansiyasyon ya da daha az diferansiye
ve daha yüksek gradeli tümörlere histolojik progresyon
pek çok düşük gradeli mezenkimal tümörde
görülen ve iyi bilinen bir komplikasyondur.[21]
Bu fenomen iyi diferansiye ve düşük gradeli liposarkomlarda
da görülmektedir.[21] Dediferansiye liposarkom
tanımı iyi diferansiye liposarkom ile bitişik
dediferansiye sarkomu ifade etmektedir.[21]
Bazı olgularda dediferansiyasyon orijinal biyopsi
veya eksizyon materyalinde (de novo veya primer
dediferansiyasyon) görülürken bazılarında iyi diferansiye
liposarkomların ilerleyen seyirlerinde (sekonder
defireransiyasyon) görülmektedir.[21] Dediferansiye
liposarkom daha ileri yaşlarda (7. dekad)
görülen daha malign ve daha agresif seyirli yüksek
gradeli bir sarkomdur.[21] Henricks ve ark.[21]
155 dediferansiye liposarkom olgusunun 133 tanesinin
de novo geliştiğini ve bunların büyük çoğunluğunun
(106 olgu) retroperitonda yerleştiğini bildirmişlerdir.
Bu hastalardan %41'i lokal nüks ve
%17'si uzak metastaz yaşamış ve hastaların %28'i
dediferansiye liposarkoma bağlı hayatını kaybetmiştir.[21] Dediferansiyasyon subkütan yağ dokusunda
çok ender görülmektedir.[21,22] Bu 155 olgunun
3 tanesi subkütan yerleşimli olarak bildirilmiştir.[21] Uzak metastazların akciğer, karaciğer, beyin
ve kemiklere olduğu bildirilmiştir.[21]
Yüzeyel liposarkomların özellikleri
Herhangi bir liposarkom tipi ender olarak subkütan
dokuda yerleşebilirse de dermis yerleşimi
çok enderdir.[12] Liposarkomlarda deri tutulumu
genel olarak altta var olan daha derin yerleşimli
primer tümörün sekonder olarak deriyi tutması
sonucu görülür.[23] Daha önce liposarkom alt tipleri
bölümlerinde bahsedilen geniş serilerde bulunan 45 adet yüzeyel yerleşimli liposarkomların 10 tanesi
iyi diferansiye,[14] 31 tanesi pleomorfik[10,20] ve
4 tanesi de dediferansiye[13,21] liposarkom olarak rapor
edilmiştir. Bu yüzeyel liposarkomlardan sadece
6 tanesi[10,20] kutanöz pleomorfik liposarkom, diğerlerinin
tamamı ise subkütan yerleşimli liposarkom
olgularıdır.[10,13,14,20,21] Bu 45 olgu için yayınlanmış
sınırlı bilgiye göre 2 kutanöz pleomorfik liposarkom
olgusunda uzak metastaz,[20] 4 subkütan
pleomorfik liposarkom olgusunda lokal nüks[10] ve
1 subkütan dediferansiye liposarkom olgusunda da
lokal nüks ve ölüm[21] gerçekleşmiştir.
Dalal ve ark.[24] yayınladıkları raporda ayrıntılı bilgi olmamasına rağmen 801 liposarkom olgusunun 73 (%9.1) tanesinin yüzeyel olduğunu bildirmişlerdir. Pearlstone ve ark.[17] yayınladıkları 122 ekstremite liposarkomlarının içinde 17 adet miksoid ve 3 adet pleomorfik yüzeyel liposarkom olduğunu bildirmişlerdir. Ancak bu raporlarda yüzeyel liposarkomlarla ilgili ayrıntılı bilgi bulunmamaktadır.
Dei Tos ve ark.[12] 7 kutanöz liposarkom olgusunu (tüm değerlendirilen liposarkomlar içinde %1) retrospektif olarak incelemişler ve bu olguların ortalama yaşını 67 olarak rapor etmişlerdir. Bu 7 lezyondan 4 tanesi skalpte, 1 tanesi diz bölgesinde, 1 tanesi uylukta ve 1 tanesi de ön kolda yerleşmiştir.[12] Lezyonların süresinin 6 ay ile 30 yıl arasında ve büyüklüğünün 1 ile 19.5 cm arasında değiştiği bildirilmiştir.[12] Bu egzofitik olarak yerleşen 7 lezyondan 3 lezyonun kubbe şeklinde, 2 lezyonun polipoid dermal nodül şeklinde ve 2'sinin büyük egzofitik tümöral kitle şeklinde prezente olduğu bildirilmiştir.[12] Bu 7 tümörün histopatolojik olarak 2 tanesinin subkütan dokuya sınırlı yayılım gösterdiği, 2 tanesinin atipik lipomatöz tümör, 1 tanesinin miksoid / yuvarlak hücreli liposarkom ve 4 tanesinin de pleomorfik liposarkom olduğu rapor edilmiştir.[12] Bu olgulardan 2 tanesinde lokal nüks olduğu ve hiç birinde hastalığa bağlı mortalite olmadığı bildirilmiştir.[12]
Bu sayılara ilave olarak İngilizce ve Türkçe literatürde bizim ulaşabildiğimiz 6 yüzeyel liposarkom olgusunun sadece bir tanesi intradermal[25] olup 3 tanesi iyi diferansiye, 2 tanesi miksoid ve 1 tanesi pleomorfik liposarkomdu.[22,23,25-28] Bu 6 ololgunun yaş ortalaması 49 idi ve 5 tanesi erkeklerde bildirilmişti.[22,23,25-28] Bu olgularda kitleler yavaş büyüyen, ağrısız, 1.2-59 cm boyutlarında, 9 ay ile 4 yıl arasında değişen sürelerle prezente olan ve 2 olguda ülsere olan egzofitik tümöral kitleler şeklindedir.[22,23,25-28] Bu olguların tümörleri 2 olguda başboyun bölgesinde, 2 olguda kalça ve omuz bölgesinde, 1 olguda gövdede ve bir olguda ise bacakta yerleşmişti.[22,23,25-28] Bu olgulardan sadece bir tanesinde lokal nüks görülmüştür.[23]
O'Neill ve ark.[22] farklı zamanlarda ortaya çıkan multipl iyi diferansiye liposarkom lezyonları ile birlikte olağandışı vücut yağ dağılımı ve bilateral ailesel retinoblastom öyküsü olan 49 yaşında bir erkek hasta rapor etmişlerdir. Bu hastada nüks, metastaz ya da dediferasiyasyon gözlenmemiştir.
Liposarkomlarda tedavi
Liposarkomlarda cerrahi tedavinin amacı kür
sağlamaktır. Günümüzde amputasyondan ziyade
ekstremite ve organ koruyucu, negatif cerrahi sınırlı
küratif cerrahi tedavi önerilmektedir (Şekil 3).
Liposarkomlar içinde sadece miksoid liposarkomlar
cerrahi tedaviye ek olarak verilen radyoterapi
ve kemoterapiye iyi yanıt vermektedir.[5,29,30] Lokalize
miksoid liposarkomlarda 1-3 cm tümör içermeyen
sınırlarla yapılan konservatif cerrahi tedavi
ile birlikte radyoterapi verilmesi mükemmel lokal
hastalık kontrolü sağlamaktadır.[19] Tipik olarak
miksoid liposarkomlarda tümör büyüklüğü >10 cm
ise ek olarak kemoterapi önerilmektedir.[19]
Liposarkomlarda prognoz
Liposarkomlar sıklıkla akciğer ve daha az sıklıkla
da abdomen, kemik, paraspinal yumuşak doku
ve ekstremitelere metastaz yaparlar.[5] Prognoz genel
olarak hastanın yaşına (>45 yaş kötü prognostik),
tümörün histolojik alt tipi (miksoid liposarkom
iyi prognostik) ve grade'ine (düşük ve yüksek
gradeli), tümörün primer (iyi prognostik) veya
rekürren olması, tümörün büyüklüğüne (10 cm ve
daha büyük olması kötü prognostik), tümörün yerleşim
yerine (retroperiton ve derin gövde yerleşimi
kötü prognostik, ekstremite yerleşimi iyi prognostik),
cerrahi sınır durumuna (negatif olması iyi
prognostik) ve düşük histolojik evreli miksoid tiplerde
adjuvan radyoterapi verilmesine (iyi prognostik) bağlıdır.[5,11,16,24,31] En kötü prognoz dediferansiye
liposarkomlarda ve en iyi prognoz da saf
miksoid liposarkomlarda görülür.[24] Yine tümörün
yerleşim yerine göre en kötü prognoz retroperiton
yerleşimli olanlarda görülürken en iyi prognoz ekstremite liposarkomlarında görülmektedir.[24] Liposarkomlarda
cerrahi sınırlarda gros olarak tümör
devamlılığı en kötü prognoza, cerrahi sınırların negatif
olması ise en iyi prognoza sahiptir.[24]
Atipik lipomatöz tümörlerde en önemli prognostik faktörler tümörün yerleşimi (derin santral vücut bölgelerinde yerleşim kötü prognostik), cerrahi sınır durumu ve nükslerde tümörün tipidir (atipik lipomatöz tümör dediferansiye liposarkom olarak nüks ettiğinde kötü prognostik).[13,15]
Miksoid liposarkomlarda lokal nükslerde belirleyici faktörler olan tümörün primer (daha iyi prognostik) veya nükseden olması, tümör yerleşimi (ekstremite yerleşimi daha iyi prognostik), tümörün grade'i ve radyoterapi verilmesi (daha iyi prognostik) bağımsız değişkenler olarak bildirilmiştir.[5,16] Uzak metastaz gelişiminde belirleyici faktörler olan tümörün histolojik alt tipi (miksoid liposarkom olması iyi prognostik), tümörün grade'i, tümörün primer (daha iyi prognostik) veya nükseden olması, tümör büyüklüğünün >10 cm olması (kötü prognostik) ve radyoterapi verilmiş olması (iyi prognostik) bağımsız değişkenler olarak bildirilmiştir.[5]
Pleomorfik liposarkomlarda geniş eksizyon veya amputasyon ve sonrasında radyoterapi uygulaması lokal nüksü azaltmaktadır.[20] Genel olarak ekstremitelerde yerleşmiş pleomorfik liposarkomların prognozu santral olarak yerleşmişlere kıyasla daha iyidir.[10,20] Bu farklılık ekstremite tümörlerinde yeterli cerrahi sınır sağlayabilme şansına bağlıdır.[20] Altmış yaş ve üstü hastalarda genç olanlara kıyasla prognoz daha kötüdür.[10] Derin subfasyal yerleşimli tümörlerde prognoz yüzeyel aponöroz üstünde yerleşmiş olanlara göre daha kötüdür. [10,20] On cm ve daha büyük çapta olan tümörlerde prognoz küçük olanlara kıyasla daha kötüdür.[20] Histopatolojik özellikler arasında ise nekroz varlığı, 10 HPF'de 10 ve daha fazla mitotik figür varlığı ve epitelioid morfoloji varlığı daha kötü prognoz ile ilişkili bulunmuştur.[20]
Dediferansiye liposarkomlarda prognoz genel olarak daha kötü olsa da ulaşılabilen yumuşak dokulara yerleşmiş olanlarda prognoz retroperitona yerleşenlere göre daha iyidir.[21]
Conclusion
Literatürde bildirilmiş tüm olgular değerlendirildiğinde yüzeyel liposarkomlar yumuşak doku sarkomları ve liposarkomlar arasında çok ender görülmektedirler. Sıklıkla baş-boyun bölgesi ve gövdenin subkütan dokularını tutan yüzeyel liposarkomlar çok ender olarak dermal yerleşim gösterirler. Yüzeyel liposarkomlar genelde histopatolojik olarak yüksek evreli tümörler olarak çoğunluğu da pleomorfik liposarkom olarak karşımıza çıkarlar. Ancak yüzeyel liposarkomlar derin ve retroperitoneal yerleşimli liposarkomlara göre cerrahi olarak ulaşılabilir olmaları nedeniyle daha iyi prognoza sahiptirler.References
1) Goldberg BR. Soft tissue sarcoma: An overview. Orthop
Nurs 2007;26(1):4-11.
2) Toro JR, Travis LB, Wu HJ, Zhu K, Fletcher CD, Devesa
SS. Incidence patterns of soft tissue sarcomas, regardless
of primary site, in the surveillance, epidemiology
and end results program, 1978-2001: An analysis
of 26,758 cases. Int J Cancer 2006;119(12):2922-30.
3) Üstündağ N, Dervişoğlu S. Lipomatöz tümör serimizin
dağılımı ve yeni tanımlanan lipomatöz tümörler.
Cerrahpaşa J Med 2003;34(3):119-26.
4) Murray PM. Soft tissue sarcoma of the upper extremity.
Hand Clin 2004;20(3):325-33.
5) Fiore M, Grosso F, Lo Vullo S, Pennacchioli E, Stacchiotti
S, Ferrari A, et al. Myxoid/round cell and pleomorphic
liposarcomas: prognostic factors and survival
in a series of patients treated at a single institution.
Cancer 2007;109(12):2522-31.
6) Datir A, James SL, Ali K, Lee J, Ahmad M, Saifuddin
A. MRI of soft-tissue masses: the relationship between
lesion size, depth, and diagnosis. Clin Radiol
2008;63(4):373-80.
7) Mankin HJ, Mankin CJ, Simon MA. The hazards of the
biopsy, revisited. Members of the Musculoskeletal Tumor
Society. J Bone Joint Surg Am 1996;78(5):656-63.
8) Ashford RU, McCarthy SW, Scolyer RA, Bonar SF,
Karim RZ, Stalley PD. Surgical biopsy with intra-operative
frozen section. An accurate and cost-effective
method for diagnosis of musculoskeletal sarcomas. J
Bone Joint Surg [Br] 2006;88(9):1207-11.
9) Puri A, Shingade VU, Agarwal MG, Anchan C, Juvekar
S, Desai S, et al. CT-guided percutaneous core
needle biopsy in deep seated musculoskeletal lesions:
a prospective study of 128 cases. Skeletal Radiol
2006;35(3):138-43.
10) Gebhard S, Coindre JM, Michels JJ, Terrier P, Bertrand
G, Trassard M, et al. Pleomorphic liposarcoma: clinicopathologic,
immunohistochemical, and follow-up analysis
of 63 cases: a study from the French Federation
of Cancer Centers Sarcoma Group. Am J Surg Pathol
2002;26(5):601-16.
11) Kim HS, Lee J, Yi SY, Jun HJ, Choi YL, Ahn GH, et al.
Liposarcoma: exploration of clinical prognostic factors
for risk based stratification of therapy. BMC Cancer
2009;9:205.
12) Dei Tos AP, Mentzel T, Fletcher CD. Primary liposarcoma
of the skin: a rare neoplasm with unusual high
grade features. Am J Dermatopathol 1998;20(4):332-8.
13) Evans HL. Atypical lipomatous tumor, its variants,
and its combined forms: a study of 61 cases, with a
minimum follow-up of 10 years. Am J Surg Pathol
2007;31(1):1-14.
14) Rosai J, Akerman M, Dal Cin P, DeWever I, Fletcher
CD, Mandahl N, et al. Combined morphologic
and karyotypic study of 59 atypical lipomatous tumors.
Evaluation of their relationship and differential
diagnosis with other adipose tissue tumors (a report
of the CHAMP Study Group). Am J Surg Pathol
1996;20(10):1182-9.
15) Rozental TD, Khoury LD, Donthineni-Rao R, Lackman
RD. Atypical lipomatous masses of the extremities:
outcome of surgical treatment. Clin Orthop Relat
Res 2002;(398):203-11.
16) ten Heuvel SE, Hoekstra HJ, van Ginkel RJ, Bastiaannet
E, Suurmeijer AJ. Clinicopathologic prognostic
factors in myxoid liposarcoma: a retrospective study of
49 patients with long-term follow-up. Ann Surg Oncol
2007;14(1):222-9.
17) Pearlstone DB, Pisters PW, Bold RJ, Feig BW, Hunt
KK, Yasko AW, et al. Patterns of recurrence in extremity
liposarcoma: implications for staging and followup.
Cancer 1999;85(1):85-92.
18) Estourgie SH, Nielsen GP, Ott MJ. Metastatic patterns
of extremity myxoid liposarcoma and their outcome. J
Surg Oncol 2002;80(2):89-93.
19) Guadagnolo BA, Zagars GK, Ballo MT, Patel SR,
Lewis VO, Benjamin RS, et al. Excellent local control
rates and distinctive patterns of failure in myxoid liposarcoma
treated with conservation surgery and radiotherapy.
Int J Radiat Oncol Biol Phys 2008;70(3):760-5.
20) Hornick JL, Bosenberg MW, Mentzel T, McMenamin
ME, Oliveira AM, Fletcher CD. Pleomorphic liposarcoma:
clinicopathologic analysis of 57 cases. Am J
Surg Pathol 2004;28(10):1257-67.
21) Henricks WH, Chu YC, Goldblum JR, Weiss SW.
Dedifferentiated liposarcoma: a clinicopathological
analysis of 155 cases with a proposal for an expanded definition of dedifferentiation. Am J Surg Pathol
1997;21(3):271-81.
22) O'Neill JK, Stone CA, Sarsfield P, Smith M, Smithson
SF, Silver D, et al. An association of multiple well differentiated
liposarcomas, lipomatous tissue and hereditary
retinoblastoma. Sarcoma 2005;9(3-4):151-6.
23) Aksoy B, Aksoy HM. Bacakta sekonder deri tutulumlu
rekürren miksoid liposarkom: olgu sunumu. Genel Tıp
Derg 2009;19(1):33-5.
24) Dalal KM, Kattan MW, Antonescu CR, Brennan MF,
Singer S. Subtype specific prognostic nomogram for patients
with primary liposarcoma of the retroperitoneum,
extremity, or trunk. Ann Surg 2006;244(3):381-91.
25) Val-Bernal JF, González-Vela MC, Cuevas J. Primary
purely intradermal pleomorphic liposarcoma. J Cutan
Pathol 2003;30(8):516-20.
26) Uenotsuchi T, Imafuku S, Moroi Y, Urabe K, Furue M.
Large subcutaneous liposarcoma arising from the chest
wall. Eur J Dermatol 2005;15(1):43-5.
27) Sultan M, Burezq H, Bang RL, El-Kabany M, Eskaf W.
Giant gluteal lipoma-like liposarcoma: a case report.
World J Surg Oncol 2008;6:81.
28) Kocatürk S, Çakır T, Han Ü, Yılmazer D, Abadağ A,
Köybaşıoğlu F. Submandibuler bölgede miksoid liposarkom
olgu sunusu. KBB-Forum 2004;3(1):24-6.
29) Pitson G, Robinson P, Wilke D, Kandel RA, White L,
Griffin AM, et al. Radiation response: an additional
unique signature of myxoid liposarcoma. Int J Radiat
Oncol Biol Phys 2004;60(2):522-6.