Summary
İyonizan radyasyon, fetus gelişimini direkt olarak çeşitli mekanizmalarla etkileyebilir. Radyasyon dozu ve maruziyet zamanı, bu etkilerin gelişiminde kritik şekilde önemlidir. İyonize edici radyasyona en hassas hücreler hızlı bölünen ve mitotik fazdaki hücrelerdir. Radyasyonun organizma üzerine etkileri doğum öncesi veya doğum sonrası ölümle sonuçlanabileceği gibi, doğumsal anomaliler, büyüme bozuklukları ve çeşitli yapısal ve fonksiyonel gerilikler olarak da karşımıza çıkabilir. Bu yazıda, radyasyon ve hamilelik arasındaki ilişki, son literatür bilgileri eşliğinde değerlendirildi.Introduction
İyonize edici radyasyona en hassas hücreler hızlı bölünen ve mitotik fazdaki hücrelerdir. Embriyo ve fetus gibi gelişen organizmalar hücre çoğalması, hücre göçü ve hücre farklılaşmasının oluştuğu dinamik bir sistem içerir. Bu nedenle radyasyonun meydana getirdiği değişiklikler embriyonun gelişme evreleri ile yakın ilişkilidir. Radyasyonun organizma üzerine etkileri doğum öncesi veya doğum sonrası ölüm ile sonuçlanabileceği gibi, doğumsal anomaliler, büyüme bozuklukları ve çeşitli yapısal ve fonksiyonel gerilikler olarak da karşımıza çıkabilir. Eldeki verilerin çoğu fare ve sıçanlarla yapılan çalışmalardan elde edilmiştir. Yapılan çalışmalarda hayvan türlerinde radyasyona maruziyet sonucu oluşan değişikliklerin insandakine benzer olduğu tartışmalı olmakla birlikte genellikle kabul görmüştür. İnsan kaynaklı verilerin çoğu Hiroşima ve Nagasaki'de atom bombasına maruz kalmış gebeler ve koruma önlemlerinin alınmadığı dönemlerde tanı ve tedavi amaçlı ışınlamalar sonucu radyasyondan etkilenen hasta verilerinin değerlendirilmesi ile elde edilmiştir.Birçok çalışmada düşük doz radyasyonun insan fetusuna zarar verdiği gösterilmiştir. Radyasyonla meydana gelen hasar, maruz kalınan toplam doza, dozun uygulanma hızına, lineer enerji transferi (LET) değerine ve dozun uygulanma şekline (tek ya da çoklu fraksiyon) bağlıdır. Fetusta meydana gelebilecek anormalliklerin sayısı ve tipi radyasyonun uygulama şekli ve fetusun yaşından (fetusun gelişim evresi) etkilenir. İnsan için gebeliğin 18-38. gün aralığı fetusun embriyo evresinden erişkin evreye geçtiği dönem olup radyasyona en duyarlı olunan fazdır. Bu dönemde yapılan ışınlama ile doğumsal anomali insidansı artış gösterir.[1-6]
Fetusun Gelişim Evreleri
Preimplantasyon evresi, yumurtanın döllenmesi
ile uterus duvarına implantasyon arasındaki dönemdir.
İnsan embriyoner hayatının ilk 3 haftasında
(preimplantasyon ve erken nöronogenesis dönemi)
hücrelerde farklılaşma yerine aynı hücre grubunda
sürekli ve hızlı bir artış olması nedeniyle
radyasyona maruz kalan hücreler doza bağlı olarak
ya ölür ya da hiçbir anomali olmadan yoluna
devam ederek olgun hücreye dönüşür. Bu dönemde
radyasyon duyarlılığı lethalite ölçütlerine göre
yüksek olmakla birlikte hep ya da hiç kuralı geçerlidir.
0.1-0.15 Gy eşik doz değerleri bildirilmiştir.
Olgunlaşan hücre radyasyona daha dirençli hale
gelerek implante olur ve normal gelişim evrelerine
devam eder.[5-7]
Organogenez evresi üçüncü ile yedinci gestasyonel hafta arasındaki dönemdir. Bu evrede radyasyona maruz kalınması sonucunda doğum öncesi ölüm yerine organ anomalileri ve doğum sonrası ölüm oranlarında artış görülür. Bu dönemde 0.05- 0.5 Gy arasında değişen dozlar eşik doz değeri olarak bildirilmiştir.[5-7] Erken organogenez döneminde radyasyona maruziyet sonucu embriyoda büyüme geriliği ve doğumsal anomali oranlarında artış gözlenmiştir. Organogenez sırasında ise her organ farklı dönemde geliştiği için, radyasyona maruz kalınan dönemde gelişmekte olan organda spesifik hasar meydana gelebilmektedir. Örnek olarak farelerde 7. gün uygulanan radyasyon nedeniyle çene anomalileri görülmüşken, 8.-11. günde yapılan ışınlamalarda eksensefali, anensefali, hidrosefali ve mikrosefali gibi baş bölgesine ait anomaliler oluşmuştur. Doz artışının anomali oranında da artışa neden olduğu bilinmektedir.[2,3,8]
Fetal dönem; gebeliğin son dönemi olup yedinci gestasyonel haftadan sonrasını içerir. Bu evre organ oluşumunun tamamlandığı ve organ fonksiyonlarının gelişiminin ön planda olduğu süreçtir. Radyasyon etkilerine karşı en dirençli olunan evredir. Bu evrede radyasyon maruziyeti sonucunda ölüm ve doğumsal anomali yerine organ fonksiyon bozuklukları görülmektedir. Farelerde yapılan ışınlamalarda fetal dönemde hematopoietik sistem, karaciğer ve böbreklerde bazı bozukluklar gözlemlenmiş olup oluşan hasarı meydana getirecek radyasyon dozlarının ise çok yüksek olduğu saptanmıştır. Zeka geriliği ve büyüme bozuklukları bu döneme özgü oluşan radyasyon hasarlarına örnektir. Radyasyon hasarı oluşma riski en yüksek dönem 8.-15. gebelik haftaları arasındaki dönemdir ve ilerleyen gebelik haftalarında aynı dozla etkilenen fetusta oluşan hasarın azalarak devam ettiği izlenir. Normal IQ değeri 100 kabul edilirse, 8.-15. gebelik haftaları arasında 1 Gy radyasyon maruziyeti ile 30 puanlık azalma görülürken, 16-25. gebelik haftaları arasında IQ'da gerilemenin daha az olduğu görülmüştür.[1,2,9-14]
Organ Gelişimi ve Radyasyon Etkisi
Organ sistemleri içinde merkezi sinir sistemi,
optik dokular ve gonadlar radyasyona en duyarlı
yapılar olup 5-10 rad gibi düşük dozlarda radyasyon
maruziyeti sonrası bile hasara uğrayabilirler.
Şekil 1[15] ve Şekil 2'de[2,16] fare ve insanlarda döllenmeyi
takip eden radyasyona maruziyet sonrası
embriyonel gelişim evrelerine göre oluşan hasarın
ışınlama zamanı ve uygulanan doza bağlı ilişkisi
gösterilmiştir. Yapılan çalışmalarda hasar oluşmasına
neden olabilecek en düşük doz (eşik doz) konusunda
fikir birliği sağlanamamıştır.[13,14,17]
Sekil 1: Işınlama zamanı-hasar oluşum oranı.[15]
Sekil 2: Işınlama zamanı-LD50 değeri.[16]
Merkezi sinir sisteminde en sık görülen defekt mikrosefali ve eşlik eden mental retardasyondur. Özellikle neokorteks gelişim dönemindeki radyasyon etkisi ciddi zeka geriliği, algılama bozukluğu ve kasılmalara neden olur. Gestasyonun 4.-13. haftalarında radyasyondan etkilenen fetuste mikrosefali %28 oranında görülmüşken; >13. haftada bu oran %7 olarak bildirilmiştir.[8,9,11-13,18] BEIR'in 1980 verilerine göre Hiroşima'ya atılan atom bombası ile radyasyondan etkilenen çocuklarda (radyasyona en duyarlı dönem olan 6.-11. haftada) mikrosefali görülme oranları 1-9 rad gibi çok düşük dozlarda başlamakta ve >100 rad dozda %100 oranına ulaşmaktadır. Nagasaki'de ise <150 rad dozlarda mikrosefali insidansında anlamlı artış izlenmemiştir. Hiroşima ve Nagasaki'deki çocuklarda farklı etkilerin görülmesi radyasyon kalitesindeki farklılıklara bağlı olabilir.[12,13] BEIR'in 1990 verilerine göre mental retardasyon için eşik değer 0.2-0.4Gy (20-40 rad) olarak bildirilmiştir.[19] Gestasyonun ilk 5 ayında pelvik ışınlamaya maruz kalmış ve gebeliği doğumla sonuçlanmış olan olguların çocuklarında %20 oranında mental yetersizlik görülmektedir. 8.-15. gebelik haftasında atom bombasına maruz kalan çocuklarda IQ 21-29 puan/ Gy olarak rapor edilmiştir. Yine bu haftalarda >10 rad doza maruz kalan olgularda epilepsi görülme oranları da en yüksek seviyededir. Kasılma şiddetinin doza bağlı olarak arttığı gösterilmiştir.[3,8,9,11-13,18]
Fetal yaşamda 100-300 rad dozdan etkilenen rodentlerde en sık gelişen göz anomalisi anoftalmi ve mikroftalmidir. Retina hücreleri radyasyondan etkilenmekle birlikte oluşan hasarı tamir etme yeteneğine de sahiptirler ancak retina tekrar yapılansa bile mikroftalmi kalıcıdır. Anoftalmi insidansı X ışınının dozuna bağlı olarak artış gösterir.[3,8,13,18]
Fetal Dönemde Radyasyonun Neoplazi
Gelişimine Etkisi
Embriyonel ışınlamaların en korkulan etkilerinden
biri uzun dönemde ortaya çıkması muhtemel
kanserlerdir. Kanser gelişim riskinin fetusun maruz
kaldığı radyasyon dozuna bağlı olarak arttığı
gösterilmiştir. Radyasyon maruziyeti gebelikte çekilen
radyografilerin sayısından etkilenir ve 1. trimestr
en riskli dönemdir.[2,3,20-23]
Atom bombasına maruz kalan çocuklarda doza bağlı olarak kanser insidansında 2-3 kat artış saptanmıştır. Uterin hayatta ışınlanan fetuslerde özellikle lösemi insidansı çok yüksektir. Çernobil nükleer reaktör kazasının geç dönem etkileri yakın çevrede yaşayan çocuklarda incelenmiştir. Bu çocuklarda tiroid kanseri görülme insidansı 15-20 kat fazla saptanmıştır. Tiroid kanseri gelişen çocukların tümü kaza anında doğmuş ya da geç fötal dönemde olan çocuklardır.[3,9,24,25]
1970 yılında Stewart ve Kneale'nin yaptığı çalışmada, gebeliği sırasında pelvis bölgesine tanı amaçlı olarak radyasyon uygulandığı bilinen kadınların çocukları incelenmiştir. On yaşına kadar lösemi ve diğer kanserlerden ölen çocuklar ile aynı sayıda kanser tanısı olmayan çocuklar değerlendirilmeye alınmış ve bu çocukların embriyonel gelişim döneminde kaç tanesinin radyasyona maruz kaldığı değerlendirilmiştir. Embriyonel gelişim döneminde X ışınına maruz kalan çocuklarda 1-5 film çekildiği ve film başına alınan fetal radyasyon dozu 0.2-0.4 cGy olarak hesaplanmıştır. Eldeki veriler değerlendirilerek fetal dönemde radyasyona maruz kaldığı bilinen çocuklarda çocukluk çağı kanser mortalitesinin normalden %50 oranında daha fazla olduğu sonucuna varılmıştır.[2,22] Ancak bu sonuçlar, gebelikleri sırasında sık röntgen incelemesi gereksinimi duyulan kadınların bazı genetik anomalileri olabileceği ve bunların çocuklarında da benzer anomalilere bağlı kanser gelişme ihtimali nedeniyle tartışmalıdır. Bazı çalışmalarda, özellikle Hiroşima ve Nagasaki'de prenatal radyasyona maruz kalan kişilerde kanser oluşumu ile radyasyon arasında anlamlı ilişki bulunamamıştır.[2] Literatürde prenatal radyasyon maruziyeti ile kanser oluşumu arasında ilişki kurulamayacağını gösteren farklı çalışmalarda mevcuttur.[23]
Son incelemelerde, embriyonun radyasyona maruz kalması ile kanser oluşumu arasındaki ilişkiyi açıklayan geçerli bir kanıt olmamakla birlikte, embriyo ve fetusun karsinojen etki bakımından çok duyarlı olduğu sonucuna varılmış ve rölatif risk 1.4 olarak belirtilmiştir.[22]
Embriyo ve Fetusu Radyasyon Etkilerinden
Koruma Önlemleri
Hamile kadının radyasyona maruz kaldığı zaman
oluşabilecek riskler ve öneriler Uluslararası
Radyasyondan Korunma Komisyonu (ICRP) tarafından
yayınlanan raporlarla belirtilmektedir. Amerikan
Radyoloji Derneği (ACR), tanı amaçlı yalnızca
bir kez uygulanan direkt grafi çekimiyle fetus ve
embriyoda olumsuz bir etki oluşmadığını belirtmiştir.[4,5,26] Fetusa zararlı olabilecek kümülatif iyonize
radyasyon dozu için sınırın ise 5 rad (50 mGy) olduğu
bildirilmiştir. Meslek gereği radyasyon ile çalışan
annelerin tüm gebelikleri boyunca almalarına
izin verilen en yüksek doz 5 mSv'dir. Çocuk doğurmayı
planlayan radyasyonla çalışan kadınlarda
yıllık biriken doz sınırı ise 20- 30 mSv'dir. Gebelik
öğrenildikten sonra ise yapılması en uygun olan
radyasyon alanlarının dışında çalışmaktır.[2,6,7]
Gebe kalmayı düşünen kadınlarda abdominal ve özellikle pelvik bölgesine tanı amaçlı radyasyon uygulaması zorunlu ise uygulama mutlaka ovulasyon öncesi dönemde (menstrüel siklusun ilk 10 günü) yapılmalıdır. Gebelik sırasında tanı ve tedavi amaçlı radyasyona maruz kalan kadınlara ise gebelik dönemine göre fetusle ilgili gelişebilecek patolojiler hakkında bilgi verilmelidir. Hammer- Jacobsen'e göre 10 cGy doz eşik doz değeri olarak kabul edilmeli, gebeliğinin ilk 6 haftasında bu doza maruz kalmış gebelere, anomalili çocuk doğmasını önlemek amacıyla küretaj ile gebeliğin sonlandırılması önerilmelidir. Kesin bir doz değeri olmamakla birlikte özellikle organogenez döneminde 100 mGy üzerindeki dozlarla radyasyon maruziyetinin kesin küretaj ile sonuçlandırılması gerektiğini destekleyen görüşler de mevcuttur.[17]
Gebelikte Görüntüleme Yöntemleri
Kullanımı ve Mutlak Radyoterapi Kararı
Günümüzde hastalıkların tanısı amacıyla iyonizan
radyasyon içeren birçok görüntüleme yöntemleri
kullanılmaktadır. Gebelik boyunca bilerek ya
da bilmeyerek maruz kalınan radyasyon dozlarının
fetus üzerine olumsuz etkileri bilinmektedir. Tanı
amaçlı olarak sıklıkla kullanılan yöntemler X ışını
içeren; direkt grafi, bilgisayarlı tomografi, floroskopi
ve daha güvenli olduğu düşünülen ultrasonografi
ve magnetik resonans görüntüleme teknikleridir.
X ışını içeren tetkikler, gebelik tespit edildiği andan itibaren radyasyonun fetus üzerindeki olumsuz etkilerinin (teratojen etki, karsinogenesis, germ hücre mutasyonu ve genetik bozukluklar) bilinmesi nedeniyle tercih edilmemesi gereken görüntüleme yöntemleridir.[6] Gebeliği bilinen kadında bu yöntemlerin kullanılması gerekli ise fetusun uygulamadan etkilenebileceği konusunda hasta bilgilendirilmelidir. Uygulama sırasında kurşun bariyerlerle koruyucu önlemler alınmalı ve fetusun aldığı tahmini dozlar hesaplanmalıdır. Toplamda 5 Rad'dan daha düşük düzeyde radyasyon dozu tespit edilirse bu dozların fetal kayıp ve anomali ile ilişkisiz olduğu hastaya anlatılmalıdır. Tablo 1'de sık kullanılan yöntemlerle fetusun maruz kaldığı yaklaşık X ışını dozları gösterilmiştir.[4,27]
Tablo 1: X ışını uygulamaları ve yaklaşık fetus dozları
Ultrasonografi, ses dalgaları kullanılan radyasyon içermeyen bir tetkiktir. Gebelik süresince fetal tanı ve takipte fetus üzerine zararlı etkisi olmadığı için tercih edilen yöntem olmuştur.[28] Bazı özel ultrasonografi tekniklerinin (Doppler) yapılan çalışmalara dayanarak dokuda yüksek ısı artışı ve kavitasyon oluşturma gibi etkileri nedeniyle özellikle embriyonik dönemde sınırlı kullanılması önerilmektedir. Ancak, tıbbi olarak kesin gereklilik varsa kullanılabiliceği belirtilmiştir.[29]
Manyetik resonans görüntüleme (MRG), radyasyon içermeyen, güçlü magnetik alan içinde organizmadaki hidrojen atomlarının yer değişimi etkisiyle oluşan enerji ile çalışan bir yöntemdir. Fetal SSS anomalileri, plasentaya ait yerleşim ve invazyon anomalilerinin tespiti için sıkça kullanılan bir yöntemdir.[28] İntrauterin dönemde MRG'ye maruz kalan ve MRG ile çalışan gebelerde fetusla ilgili herhangi bir olumsuz etki bildirilmemiştir. Ancak, bazı yayınlarda ilk trimestrda %30 oranında bildirilen kendiliğinden düşük nedeniyle teratojen etkisi olduğu aklıda tutulmalı ve bu dönemde MRG'den kaçınılmalıdır. Tetkik sırasında plasentadan geçerek fetus tarafından absorbe edildiği bilinen gadolinium içeren kontrast maddeler eğer fayda riskten daha fazla ise kullanılmalıdır.[26,30-32]
Radyoterapi uygulaması, gebelik yaşının artması ve onkolojik hastalıkların ilerleyen yaşla görülme olasılığının daha fazla olması nedeniyle günümüzde daha da önem kazanmıştır. Radyoterapi ile alınan dozlar çok yüksek olduğu için önerilen, tedavi boyunca gebe kalınmamasıdır. Gebelikte radyoterapi uygulaması kararı tümörün yerleşimine, evresine, alternatif tedavi yöntemlerinin kullanılabilirliğine, gebelik dönemine ve hastanın isteğine bağlı olarak değişiklik gösterir. Pelvik yerleşimli tümörlerde radyoterapi uygulaması kesin gerekli ise terapötik abortus konuşulmalı; eğer erteleme mümkünse gebelik sonrasında yapılmalıdır. Pelvis dışı yerleşimli tümörlerde radyoterapi ertelenemiyorsa gebeliğin en az 2. trimestr ortasına kadar beklenmelidir. Fetusun alacağı dozları hesaplamak için tedaviden önce tedavi planları ve fantomlarda ölçümler yapılmalıdır. Tedavi sırasında ise uygun korumalar yapılmalı , <25 MV foton enerjisi tercih edilmeli ve in vivo dozimetrisi ile fetusun aldığı doz bilinmelidir.[4,33,34] Ancak, düşük radyasyon dozlarında bile meydana gelebilecek sitotoksik etkiler nedeniyle fetusta tedavi ile oluşabilecek riskler ve radyasyon etkileri hakkında bilgilendirme mutlaka yapılmalıdır.
References
1) Dunn K, Yoshimaru H, Otake M, Annegers JF, Schull
WJ. Prenatal exposure to ionizing radiation and subsequent
development of seizures. Am J Epidemiol
1990;131(1):114-23.
2) Özalpman A. Radyasyonun embriyo ve fetus üzerine
etkileri. Temel Radyobiyoloji 2001;20:308-30.
3) Kıraç FS, Yüksel D. İnsan fötüsüne radyasyonun
zararlı etkileri. Radyasyon Biyolojisi 2001;9:95-102.
4) Valentine J. International commission on radiological
protection pregnancy and medical radiation. ICRP
Publication 84. Ann ICRP 2000;30:1-43.
5) Valentine J. Biological effects after prenatal irradiation
(embryo and fetus). ICRP Publication 90. Ann ICRP
2003;33:1-200.
6) Hall EJ, Giaccia AJ. Effects of radiation on the embryo
and fetus. Radiobiology for the radiologist. 6th
ed. Philadelphia: Lippicott; 2006. p. 168-80.
7) Wagner LK, Lester RG, Saldana LR. Exposure of the
pregnant patient to diagnostic radiations. 2nd ed. Medical
Physics Publishing; Madison, Wisconcin: 1997.
8) Friedberg W, Faulkner DN, Neas BR, Hanneman GD,
Darden EB Jr, Deal RB Jr, et al. Dose-incidence relationships
for exencephalia, anophthalmia and prenatal
mortality in mouse embryos irradiated with fission
neutrons or 250 kV X-rays. Int J Radiat Biol Relat Stud
Phys Chem Med 1987;52(2):223-36.
9) Miller RW. Discussion: severe mental retardation and
cancer among atomic bomb survivors exposed in utero.
Teratology 1999;59(4):234-5.
10) Mole RH. Irradiation of the embryo and fetus. Br J Radiol
1987;60(709):17-31.
11) Mole RH. The effect of prenatal radiation exposure
on the developing human brain. Int J Radiat Biol
1990;57(4):647-63.
12) Otake M, Schull WJ, Yoshimaru H. A review of fortyfive
years study of Hiroshima and Nagasaki atomic
bomb survivors. Brain damage among the prenatally
exposed. J Radiat Res (Tokyo) 1991;32 Suppl:249-64.
13) Otake M, Schull WJ. Radiation-related brain damage
and growth retardation among the prenatally
exposed atomic bomb survivors. Int J Radiat Biol 1998;74(2):159-71.
14) Fattibene P, Mazzei F, Nuccetelli C, Risica S. Prenatal
exposure to ionizing radiation: sources, effects and
regulatory aspects. Acta Paediatr 1999;88(7):693-702.
15) Russell LB, Russell WL. An analysis of the changing
radiation response of the developing mouse embryo. J
Cell Physiol Suppl 1954;43(Suppl. 1):103-49.
16) Rugh R. Radiation biology of the fetal and juvenil
mammal. In: usaec conference. Us Atomic Energy
Commission; Washington: 1969. p. 381.
17) Hammer-Jacobsen E. Therapeutic abortion on account
of x-ray examination during pregnancy. Dan Med Bull
1959;6(4):113-22.
18) Schull WJ, Otake M. Cognitive function and prenatal
exposure to ionizing radiation. Teratology
1999;59(4):222-6.
19) BEIR. Health effects of exposure to low levels of
ıonizing radiation. National Academy Pres; Washington,
D.C: 1990.
20) Mole RH. The biology and radiobiology of in utero development
in relation to radiological protection. Br J
Radiol 1993;66(792):1095-102.
21) Yoshimoto Y. Cancer risk among children of atomic
bomb survivors. A review of RERF epidemiologic
studies. Radiation Effects Research Foundation. JAMA
1990;264(5):596-600.
22) Stewart A, Kneale GW. Radiation dose effects in relation
to obstetric x-rays and childhood cancers. Lancet
1970;1(7658):1185-8.
23) Meinert R, Kaletsch U, Kaatsch P, Schüz J, Michaelis
J. Associations between childhood cancer and ionizing
radiation: results of a population-based case-control
study in Germany. Cancer Epidemiol Biomarkers Prev
1999;8(9):793-9.
24) Astakhova LN, Anspaugh LR, Beebe GW, Bouville
A, Drozdovitch VV, Garber V, et al. Chernobyl-related
thyroid cancer in children of Belarus: a case-control
study. Radiat Res 1998;150(3):349-56.
25) Tuttle RM, Becker DV. The Chernobyl accident and its
consequences: update at the millennium. Semin Nucl
Med 2000;30(2):133-40.
26) Adalı F, Adalı E. Gebelikte tanısal görüntüleme yöntemlerinin
fetusa etkisi. Van Tıp Dergisi 2008;15(2):64-9.
27) Mayr NA, Wen BC, Saw CB. Radiation therapy
during pregnancy. Obstet Gynecol Clin North Am
1998;25(2):301-21.
28) ACOG Committee on Obstetric Practice. ACOG Committee
Opinion. Number 299, September 2004 (replaces
No. 158, September 1995). Guidelines for diagnostic
imaging during pregnancy. Obstet Gynecol
2004;104(3):647-51.
29) Barnett SB, Maulik D; International Perinatal Doppler
Society. Guidelines and recommendations for safe use
of Doppler ultrasound in perinatal applications. J Matern
Fetal Med 2001;10(2):75-84.
30) Guo Y, Luo BN. The state of the art of fetal magnetic
resonance imaging. Chin Med J (Engl)
2006;119(15):1294-9.
31) Sandrasegaran K, Lall CG, Aisen AA. Fetal magnetic
resonance imaging. Curr Opin Obstet Gynecol
2006;18(6):605-12.
32) Coakley FV, Glenn OA, Qayyum A, Barkovich AJ,
Goldstein R, Filly RA. Fetal MRI: a developing technique
for the developing patient. AJR Am J Roentgenol
2004;182(1):243-52.