2Yüzüncü Yıl Üniversitesi Tıp Fakültesi, Radyasyon Onkolojisi Anabilim Dalı
3Yüzüncü Yıl Üniversitesi Tıp Fakültesi, İç hastalıkları Anabilim Dalı
Summary
AMAÇBu çalışmada Tıbbi Onkoloji Bilim Dalı kayıtları incelenerek Van Gölü havzasındaki kanser sıklığını, hasta ve tümör özelliklerini ortaya çıkarmak amaçlandı.
GEREÇ VE YÖNTEM
Yüzüncü Yıl Üniversitesi Tıp Fakültesi Tıbbi Onkoloji Bilim Dalına 1 Ocak 2001-31 Aralık 2004 tarihleri arasında başvuran 1584 kanser tanısı almış hasta (861 erkek (%54.4); 723 kadın (%45.6) [erkek/kadın oranı 1.19]; ort. yaş 53; dağılım 14-90 yaş) retrospektif olarak incelendi. Hastalık en sık (%23.8) 51-60 yaş grubunda görülürken, tüm olguların %70.5'i 41-70 yaş grubunda idi. Hastaların %43.6'sı lokalbölgesel, %56.4'ü metastatik hastalıklı idi.
BULGULAR
Tüm hastalara bakıldığında en sık beş kanser türü (mide kanseri %26.5, özofagus kanseri %15.8, meme kanseri %9.5, kolorektal kanser %7.6 ve akciğer kanseri %6.4 oranında) saptandı. Cinsiyete göre değerlendirildiğinde en sık görülen beş kanser tipi; kadınlarda meme %19.8, mide %19.6, özofagus %19.2, kolorektal %7.3, over %5.5, erkeklerde ise mide %32, özofagus %13, akciğer %9.3, kolorektal %7.9 ve lenfoma %5.4 oranlarında idi. Sistemlere göre değerlendirildiğinde en sık görülen beş kanser lokalizasyonu; %56.6 gastrointestinal sistem, %9.5 meme, %6.4 akciğer, %5 lenfoma ve %4.8 oranlarında ürolojik kökenli idi.
SONUÇ
Van Gölü bölgesinde erkeklerde ve kadınlarda üst gastrointestinal sistem tümörleri daha sık görülmektedir. Bununla ilgili olarak etyopatolojik çalışmalara ihtiyaç vardır.
Introduction
Nedeni bilinenler sıralamasında, kansere bağlı ölümler günümüzde kalp-damar hastalıklarına bağlı ölümlerden sonra ikinci sıraya yükselmiştir. Kanser, morbidite ve mortaliteye neden olması dolayısıyla ciddi bir sorun olarak karşımıza çıkmaktadır.[1] Kanser; türüne, hasta yaşına, cinsiyetine ve coğrafi bölgelere göre farklılıklar göstermekle birlikte, insidans hızı toplumda yüz binde 85 ile 350 arasında değişen bir hastalıktır.[2] 2002 yılında dünyada 10.9 milyon yeni kanser vakasının görüldüğü, 6.7 milyon hastanın kanser nedeniyle öldüğü ve 24.6 milyon kişinin kanserli olarak yaşamına devam etmekte olduğu saptanmıştır.[2] Önümüzdeki yıllarda yaşlı nüfus oranının artmasına da bağlı olarak kanser sayısında ve dolayısıyla kansere bağlı morbidite ve mortalitenin progresif olarak artmaya devam edeceği tahmin edilmektedir.[3,4]Kanserin toplumda sıklığının bilinmesi, etyolojisinde rol oynayabilecek faktörlerin araştırılması, saptanması ve yok edilmesine yardımcı olabileceği gibi, meydana gelen kanserlerin erken tanısına, tedavi sonuçlarının değerlendirilmesine ve etkili tedavi yöntemlerinin saptanmasına da yardımcı olacaktır.
Ülkemizde güvenilir veriler elde etmek amacıyla 1983 yılından itibaren ihbarı zorunlu hastalıklar grubuna alınmasına rağmen, kansere ait gerçek veriler elde edilememektedir. Yılda beklenen yeni kanser olgusu sayısı, 70-100 bin iken 1999 yılında bildirilen olgu sayısı 25.942 olmuş ve bu sayı hiçbir zaman yılda 40.000'i aşmamıştır. 1999 yılında saptanan insidans ise yüz binde 39.4 olmuştur.[1] İzmir'de 1993-1994 yılları arasında gerçekleştirilen bir çalışmada ise, yaşa standardize edilmiş insidans hızı erkeklerde yüz binde 157.5, kadınlarda ise yüz binde 94 olarak bulunmuştur.[5] Ülkemizde meydana gelen tüm ölümler içinde, kansere bağlı ölümlerin payı 1990 yılında %10.1 iken 1999'da %12.4 olmuş ve kalp hastalıklarına bağlı ölümlerden sonra ikinci sıraya ulaşmıştır.[6]
Bu çalışmada; Van iline ek olarak Van Gölü çevresindeki Hakkari, Bitlis, Muş ve Ağrı illerine hizmet veren tek tıp fakültesi ve tıbbi onkoloji kliniği olan Yüzüncü Yıl Üniversitesi Tıp Fakültesi Tıbbi Onkoloji Bilim Dalı kayıtları incelenerek Van Gölü havzasındaki kanser sıklığını, hasta ve tümör özelliklerini ortaya çıkarmak amaçlandı.
Methods
Yüzüncü Yıl Üniversitesi Tıp Fakültesi Tıbbi Onkoloji Bilim Dalına 1 Ocak 2001-31 Aralık 2004 tarihleri arasında başvuran 1584 kanser tanısı almış hastanın (861 erkek (%54.4); 723 kadın (%45.6) [erkek/kadın oranı 1.19]; ort. yaş 53; dağılım 14-90 yaş) dosyaları retrospektif olarak incelendi. Hastaların başvuru yılı, yaş, cinsiyet, lokalizasyon ve evre dağılımları saptandı. Yaş 10'ar yıllık ve 14-40, 41-55, 56-65, 66 ve üzeri olarak dilimlere ayrılarak tanıların dağılımları saptandı. En sık rastlanan 10 tanı başvuru yıllarına ve evrelerine göre gruplandırıldı. Kanserlerin organlara ve sistemlere göre dağılımı saptandı. Tüm tanıların erkeklerde ve kadınlardaki dağılımı ve yaş gruplarına göre dağılımı değerlendirildi. Verilerin analizinde ‘SPSS for Windows 10.0' istatistik programı kullanıldı.Results
Hastaların %54.4'ü erkek, %45.6'sı kadın ve erkek/kadın oranı 1.19 idi. Ortalama başvuru yaşı 53 ve en genç hasta 14 (beyin tümörü), en yaşlı hasta 90 (karaciğer tümörü) yaşlarında idi (Tablo 1). Yaş gruplarına göre değerlendirildiğinde hastaların %24'ü 51-60, %70.5'i 41-70 yaş grubunda idi. Erkek hastalarda en sık (%24.5) kanser görülen yaş grubu 51-60 ve 61-70, kadınlarda ise (%23.4) 41-50 yaş grubu idi (Şekil 1). Hastaların %43.6'sı lokal-bölgesel, %56.4'ü metastatik hastalıklı idi. Tüm hastalara bakıldığında en sık beş kanser tipi; mide %26.5, özofagus %15.8, meme %9.5, kolorektal %7.6 ve akciğer kanserleri %6.4 oranında saptandı (Tablo 2). Başvuru yıllarına göre değerlendirildiğinde mide ve özofagus kanserleri tüm yıllarda en sık görülen kanserlerdi ve ilk iki sıra değişmedi (Tablo 3). Cinsiyete göre değerlendirildiğinde ise en sık görülen beş kanser tipi; kadınlarda meme %19.8, mide %19.6, özofagus %19.2, kolorektal %7.3, over %5.5 (Tablo 4, Şekil 2); erkeklerde ise mide %32, özofagus %13, akciğer %9.3, kolorektal %7.9 ve lenfoma %5.4 oranlarında saptandı (Tablo 5, Şekil 3). Sistemlere göre değerlendirildiğinde en sık görülen beş kanser lokalizasyonu; %56.6 gastrointestinal sistem, %9.5 meme, %6.4 akciğer, %5 lenfoma ve %4.8 ürolojik kökenli idi (Şekil 4). Genellikle tüm tanılar 41-70 yaş aralıklarında yoğunlaşsa da erkeklerde lenfomalar (%38), yumuşak doku sarkomları (%50), testis (%72), beyin (%60) ve kemik (%71) tümörleri; kadınlarda ise lenfomalar (%50), yumuşak doku sarkomları (%45), koryo-karsinomlar (%57), serviks (%54) ve beyin (%66) tümörleri daha çok 14-40 yaş grubunda saptandı (Tablo 4, 5). Erkeklerde tüm yaş gruplarında en sık görülen tümör mide kanseri iken kadınlarda 14-40 yaş grubunda meme, 56-65 yaş grubunda özofagus, 41-55 ve 66-90 yaş gruplarında ise mide kanserleri en sık meydana geldiği saptandı (Tablo 6).Tablo 1: Hastalara ait genel özellikler
Sekil 1: Hastaların yaş gruplarına göre dağılım grafiği.
Tablo 2: Tüm hastalarda ilk 10 tanının sıralaması ve evrelere göre dağılımı
Tablo 3: Tüm hastalarda en sık görülen ilk 10 tanının yıllara göre dağılımı
Tablo 4: Kadın hastalarda yaş gruplarına ve primere göre tanıların sıralaması
Sekil 2: Kadınlarda en sık görülen beş kanser tipinin yaş gruplarına göre dağılım grafiği.
Tablo 5: Erkek hastalarda yaş gruplarına ve primere göre tanıların sıralaması
Sekil 3: Erkeklerde en sık görülen beş kanser tipinin yaş gruplarına göre dağılım grafiği.
Sekil 4: Tanıların sistem ve organlara göre dağılımı.
Tablo 6: Yaş gruplarına göre en sık rastlanan beş kanser türü
Discussion
Bu çalışmadaki, hastaların %54.4'ü erkek, %45.6'sı kadın ve erkek/kadın oranı 1.19'dur. Yüzüncü Yıl Üniversitesi Tıp Fakültesi (YYÜTF) Patoloji Anabilim Dalında 1994-2000 yılları arası patoloji laboratuvarında tanısı konulan 2101 yeni olgunun incelenmesi ile gerçekleştirilen çalışmada olguların %61'i erkekti.[7] Türkiye'de cinsiyetlere göre insidans hızları incelendiğinde; erkekler sürekli yüksek bildirilmektedir ve 1999 yılı için erkekler olguların %61'idir.[1] Dünya 2002 yılı kanser verileri[2] de bizim sonuçlarımıza yakınken (erkek %53.4, kadın %46.6), ABD 2005 yılı[8] verilerinde oran %1'e yakındır (1.07).Çeşitli çalışmalarda cinsiyete göre en sık görülen 10 kanser türü ve bizim sonuçlarımız Tablo 7'de gösterilmiştir.[1,2,7-9] Bizim çalışmamızda tüm hastalara bakıldığında mide kanseri %26.5, özofagus kanseri %15.8, meme kanseri %9.5, kolorektal kanser %7.6 ve akciğer kanseri %6.4 oranında saptanmıştır.
Tablo 7: Çeşitli çalışmalarda erkekler ve kadınlarda ilk 10 sırayı alan tümörler
Çalışmamızda %26.5'lik payı ile mide kanseri birinci sırada yer aldı. Erkeklerde tüm başvuru yılları, tüm yaş gruplarında ilk sırada yer aldı; kadınlarda ise sıralamada meme kanserinden sonra ikinci sırada geldi. YYÜTF Patoloji Anabilim Dalının çalışmasında %16.7 oranıyla ilk sırada bildirilmiştir.[7] Gülhane Askeri Tıp Akademisi (GATA) Tıbbi Onkoloji Bilim Dalı verilerine göre %7.2 oranı ile dördüncü sıradadır.[9] Türkiye'de 1999 yılında saptanan olgular arasında %8.2 oranıyla üçüncü sırada, dünya genelinde 2002 yılı verilerine göre ise yaklaşık %8.6 ile dördüncü sırada yer almaktadır.[1,2] Son zamanlara kadar mide kanseri dünyada ikinci sıklıkta görülen kanser tipi iken şimdi dördüncü sıraya inmiş, fakat ölüm sebebi olarak ikinci sıklıkta devam etmektedir. Olguların 2/3'ü gelişmekte olan ülkelerde görülmektedir ve %42'si yalnızca Çin'de saptanmıştır. Coğrafik dağılımı milletler arası değişikliklerle karakterizedir. Japonya, Çin, Orta ve Güney Amerika, Doğu Avrupa ve Orta Doğu'nun bazı bölümlerinde yüksek hızlar (100 binde 20'nin üzeri) saptanmışken, Kuzey Amerika, Avustralya, Kuzey Avrupa ve Hindistan'daki hızlar düşüktür.[2,10] Çevresel risk faktörleri kanser gelişmesinde etkili olmaktadır.[11] En önemli faktör H. Pylori enfeksiyonudur.[12] Ayrıca geleneksel tuzlu yiyecekler, özellikle et ve turşu tüketimi, riski artırırken meyve ve sebzenin fazla tüketilmesi riski azaltır.[13,14] Sigara içiminin de mide kanseri riskini artırdığı kabul edilmektedir.[15]
Çalışmamızda tüm hastalar içinde %15.8'lik payı ile özofagus kanseri ikinci sırada yer aldı. Cinsiyete göre ise erkeklerde ikinci, kadınlarda üçüncü sırada idi. YYÜTF Patoloji Anabilim Dalının çalışmasına göre %12.1 oranıyla üçüncü sırada idi.[7] Özofagus kanseri dünyada %4.2 oranıyla sekizinci sıklıkta görülürken ölüm oranında altıncı sıradadır.[2] Türkiye geneli ve GATA çalışmasında ilk 10 tanı arasında değildir.[1,9] İnsidansta coğrafi dağılım dikkat çekicidir. Hatta en yüksek insidansa sahip Çin'le en düşük insidansa sahip batı Afrika arasında 20 kat fark vardır. Yüksek riskli yerler güney ve doğu Afrika, güney-merkezi Asya ve yalnızca erkeklerde Japonya'dır. Coğrafi değişiklikler ülkeler arası, hatta ülke içindede farklılıklar gösterir. Alkol ve tütün Avrupa ve kuzey Amerika'da olguların %90'ından sorumlu ana nedendir. Tütün çiğneme Hindistan'da önemli görülme nedenidir. Sıcak içecekler de riski artırırlar (Brezilya, Arjantin, Uruguay). Beslenme yetersizliklerinin özellikle merkezi Asya, Çin ve güney Afrika'da neden olmakta, ayrıca turşu, nitrozaminlerden zengin yiyecekler ve mikotoksinlerin de neden olabileceği bildirilmiştir.[16] Ayrıca genetik predispozisyon da bazı topluluklardaki özofagus kanserini açıklayabilir.[17]
Van Gölü havzasında mide ve özofagus kanserlerinin belirgin şekilde fazla olması, çevresel faktörler üzerinde ciddiyetle durulmasını gerektirmektedir. Bölgede özofagus ve mide kanserlerinin epidemiyolojik karakteristiklerinin ve bölgesel risk faktörlerinin incelendiği iki çalışmada, özofajial kanser grubunda bol miktarda içilen sıcak çay ve kanserli aile hikayesi ön planda iken, sigara içimi belirleyici bulunmamıştır. Mide kanserinde ise günlük diyet alışkanlıkları, sıcak, tuzlu (özellikle içi temizlenmeden bol tuzla pişirilen Van Gölü balığı ve otlu peynir) ve yağlı yiyeceklerin bol miktarda alımının yanında taze sebze ve meyvelerin yetersiz alımı ön plandadır. Ayrıca içme sularında nitrat ve nitrit oranlarının yüksek bulunması ve tezek ateşinde pişen ekmek tüketimi de etkili bulunmuştur.[18,19]
Çalışmamızda en sık görülen üçüncü kanser tipi %9.5 oranıyla meme kanseri oldu ve kadın hastalarda %198 oranıyla ilk sırada yer aldı. YYÜTF Patoloji Anabilim Dalının çalışmasına göre %4 oranıyla yedinci sırada yer almıştır.[7] 1999 yılında Türkiye'de, 2002 yılında dünyada saptanan olgular arasında %10.6 oranıyla ikinci sırada yer aldığı görülmektedir.[1,2] GATA Tıbbi Onkoloji Bilim Dalı verilerine göre %22.6 oranı ile ilk sırada bulunmaktadır.[9] YYÜTF Patoloji Bilim Dalı verileri hariç (dördüncü sıra) tüm çalışmalarda kadınlarda ilk sırada görülen kanser tipidir. Bu tip olguların yarıdan çoğu endüstrileşmiş ülkelerde ortaya çıkmaktadır; fakat gelişmiş ülkelerden olan Japonya'da kolorektal kanser ve mide kanserinden sonra üçüncü sırada görülmektedir.[2] Yüksek insidans ve prognozunun iyi olmasından dolayı dünyada prevalansı en yüksek kanser tipidir.[2,4]
Çalışmamızda en sık görülen dördüncü kanser tipi %7.6 oranıyla kolorektal kanserlerdi. YYÜTF Patoloji Anabilim Dalının çalışmasına göre %4.3 oranıyla altıncı sırada bildirilmiştir.[7] GATA Tıbbi Onkoloji Bilim Dalı verilerine göre %11.8 oranı ile üçüncü sırada bulunmaktadır.[9] Dünyada 2002 yılında saptanan kanserlere göre ise %9.4 oranıyla üçüncü sırada olduğu bildirilmiştir.[2] 1999 T.C. verilerinde kolon ve rektum değerleri ayrı verilmiştir, toplamda bakıldığında %6.8 oranıyla dördüncü sırada yer almaktadır.[1] Görülme sıklığı açısından 25 kat farklılık olan bölgeler vardır. En sık insidans kuzey Amerika, Avustralya, Yeni Zelanda, batı Avrupa ve özellikle Japonya'da erkeklerde görülmektedir. Çin'de yapılan bir çalışmada ise, özofagus ve mide kanseri ilk iki sırada yer alırken kolorektal kanserinin beşinci sırada yer aldığı bildirilmiştir.[20] Çalışma grubunda kadınlarda da %7.3 oranıyla dördüncü sırada sırada bulunan kolorektal kanseri, dünya genelinde kadınlarda %9.3 ile üçüncü sırada bulunmaktadır.[2] Ülkemizde 1999 yılında yapılan çalışmalarla da arasında da kadınlarda %8.1 ile ikinci sırada bildirilmiştir.[1]
Çalışmamızda en sık görülen beşinci kanser tipi %6.4 oranıyla akciğer kanserleri oldu. Erkeklerde %9.3 oranıyla en sık görülen üçüncü kanser tipi oldu. YYÜTF Patoloji Anabilim Dalının çalışmasına göre %7 oranıyla dördüncü sırada idi.[7] GATA Tıbbi Onkoloji Bilim Dalı verilerine göre %17 oranı ile ikinci sırada idi.[9] 1999 yılı ulusal bildirimlerine göre de %19.7 ile ilk sırada yer almaktadır.[1] Akciğer kanserleri 1985 yılından beri dünyada en sık görülen kanserdir ve 2002 yılında da %12.4 oranında sıklıkta görüldüğü saptanmıştır. Kanser ölümlerinden de birinci sırada sorumludur ve 2002 deki %17.6 oranında kanser ölümünün nedeni olmuştur.[2]
Çalışmamızda erkeklerde tüm yaş gruplarında en sık görülen tümör mide kanseri iken kadınlarda 14-40 yaş grubunda meme, 56-65 yaş grubunda özofagus, 41-55 ve 66-90 yaş gruplarında ise mide kanserleri en sık saptandı. Genellikle tüm tanılar 41-70 yaş aralıklarında yoğunlaşsa da erkeklerde lenfomaların %38'i, yumuşak doku sarkomlarının %50'si, testis tümörlerinin %72'si, beyin tümörlerinin %60'ı ve kemik tümörlerinin %71'i, kadınlarda ise lenfomaların %50'si, yumuşak doku sarkomlarının %45'i, koryo-karsinomların %57'si, serviks kanserlerinin %54'ü ve beyin tümörlerinin %66'sı daha çok 14-40 yaş grubunda saptanmıştır. Bu yaş grubunda erkeklerdeki ilk beş tanı mide, kolorektal, lenfoma, özofagus ve yumuşak doku tümörleri, kadınlarda ise meme, özofagus, mide, lenfoma ve yumuşak doku tümörleri oldu. Kanada çalışmasında ise, bu yaş grubunda sıralama erkeklerde; testis, NHL, melanom, kolorektal kanseri ve akciğer kanseri, kadınlarda ise meme, serviks, melanom, tiroid ve over kanseri olduğu bildirilmiştir.[21] Bu yaş grubunda da üst gastrointestinal sistem tümörlerinin beklenenden fazla olduğu görülmektedir.
ABD'de yapılan bir çalışmada[8] tanı anında hastalardaki metastaz oranları; meme kanserinde %6, kolorektal kanserlerde %18, özofagus kanserinde %27, akciğer kanserinde %39, over kanserinde %68, pankreas kanserinde %52, mide kanserinde %32, malign melanomda %3, oral kavite kanserlerinde %10, prostat kanserlerinde %5, mesane kanserinde %3, serviks kanserinde %7, uterus korpus kanserinde %8 oranlarında bulunmuştur. Bizim çalışmamızda ise genel toplamda hastaların %56.4'ü metastatik hastalıklı idi ve en sık rastlanan 10 kanser lokalizasyonundaki metastaz oranları Tablo 2'de gösterilmiştir. Metastaz oranları %22-86 arasında değişmektedir. Oranların yüksek olması bazı hastaların lokal tedavi sonrası ilgili kliniklerce izlemde tutulması, bazı hastaların ise adjuvan radyoterapi/kemoradyoterapi için başka merkezlere gönderilmesi nedeniyle olabilir.
Kanser insidansını gösteren farklı merkezlere ait çalışmaların sonuçlarındaki farklılıklar kanserin epidemiyolojik boyutunu ortaya koymasına rağmen, bazı merkezlerde bazı klinik ve ünitelerin çok gelişmiş ve hasta akışına yol açmış olmasının yanı sıra, bazı klinik ve ünitelerin de yeterince gelişmemiş ve hatta olmamasının da istatistiksel sonuçları etkileyeceğini unutmamak gerekir.[7] Bizim merkezimizde de henüz Radyasyon Onkolojisi Kliniği tam kurulamadığı ve hasta kabulü yapamadığından yalnız radyoterapi veya kemoradyoterapi gerektiren hastaların başka merkezlere yönlendirilmesinin yanında tanı koyma ve cerrahi aşamasında etkili olan kliniklerin bu işlemler sonrası tedavi ve takiplerini kendi kliniklerinde yapmaları da bu hastaların tıbbi onkoloji kliniği kayıtlarında görülmemesine neden olmaktadır. Ayrıca YYÜTF hastanesinde lösemili hastaların tanı, tedavi ve takipleri hematoloji klinikleri tarafından yapılmaktadır ve bu yüzden kayıtlarımızda bulunmamaktadır. Bu nedenlerden dolayı metastatik hasta oranı yüksek (%56.4) çıkmış ve bazı lokalizasyonlarda (cilt, baş-boyun, akciğer, ürolojik, jinekolojik tümörler) oran düşük çıkmış olabilir. Ancak özellikle üst gastrointestinal sistem kanserleri bölgemizde yapılan tüm çalışmalarda yüksek çıkmaktadır.[7,18] Kanserler sistemlere göre sınıflandırıldığında erkeklerde gastrointestinal sistem tümörleri (%61.8), solunum sistemi tümörleri (%9.5), ürolojik tümörler (%6.6) oranında ilk üç sırayı alırken kadınlarda gastrointestinal sistem tümörleri (%40.2), meme kanseri (%20.1) ve jinekolojik tümörler (%8.3) oranlarında saptanmıştır. Bu da bölgemizde erkekler ve kadınlarda üst gastrointestinal sistem tümörlerinin Türkiye geneli ile karşılaştırıldığında çarpıcı fazlalığını gözler önüne sermektedir.
Sonuç olarak, çalışmamızda sadece YYÜTF Tıbbi Onkoloji Bilim Dalına başvuran hastalar incelenmiştir. Yüksek tedavi maliyetleri, iş gücü kayıpları ve ölümle sonuçlanma olasılığının yüksek olması gibi özellikleri dikkate alındığında; kanserden korunma ve erken tanı çok önem taşımaktadır. Kanser istatistiklerinin sağlıklı ve kapsamlı olması, etyoloji ve koruyucu hekimliğe yönelik sağlık çalışmalarını da beraberinde getirecektir. Van ve çevresindeki mide ve özofagus kanseri fazlalığı ise etyopatolojiye yönelik ciddi ve kapsamlı araştırmalara ihtiyaç duymaktadır.
References
1) Kanserle Savaş Politikası ve Kanser Verileri (1995- 1999). T.C. Sağlık Bakanlığı Kanser Savaş Dairesi Başkanlığı Bakanlık Yayın No: 618, Ankara: s. 2002.
2) Parkin DM, Bray F, Ferlay J, Pisani P. Global cancer statistics, 2002. CA Cancer J Clin 2005;55(2):74-108.
3) Eaton L. World cancer rates set to double by 2020. BMJ 2003;326(7392):728.
4) Pisani P, Parkin DM, Bray F, Ferlay J. Estimates of the worldwide mortality from 25 cancers in 1990. Int J Cancer 1999;83(1):18-29.
5) Fidaner C, Eser SY, Parkin DM. Incidence in İzmir in 1993-1994: first results from İzmir Cancer Registry, Eur J Cancer 2001;37(1):83-92.
6) 1999 Ölüm İstatistikleri İlçe ve İl Merkezlerinde. Ankara: T.C. Başbakanlık Devlet İstatistikler Enstitüsü Yayınları; 2002.
7) Kösem M, Uğraş S, Özen S, Bayram İ, Ceran F, Oral H, ve ark. Van Gölü havzasında kanser sıklığı ve dağılımı. Ç. Ü. Tıp Fakültesi Dergisi, 2001; 26: 30-6.
8) Jemal A, Murray T, Ward E, Samuels A, Tiwari RC, Ghafoor A, et al. Cancer statistics, 2005. CA Cancer J Clin 2005;55(1):10-30.
9) Kılıç S, Kömürcü Ş, Rzayev M. ve ark. GATA Tıbbi Onkoloji Bilim Dalında izlenen hastaların bazı sosyodemografik özellikleri ve tanıları. Gülhane Tıp Dergisi 2004;46(2):115-24
10) Roder DM. The epidemiology of gastric cancer. Gastric Cancer 2002;5 Suppl 1:5-11.
11) Coggon D, Osmond C, Barker DJ. Stomach cancer and migration within England and Wales. Br J Cancer 1990;61(4):573-4.
12) Sitas F, Yarnell J, Forman D. Helicobacter pylori infection rates in relation to age and social class in a population of Welsh men. Gut 1992;33(11):1582.
13) World Cancer Research Fund (WCRF) Panel. Diet, nutrition and the prevention of cancer: a global perspective. Washington, DC, USA: World Cancer Research Fund; 1997.
14) Palli D. Epidemiology of gastric cancer: an evaluation of available evidence. J Gastroenterol 2000;35 Suppl 12:84-9.
15) IARC Monographs on the evaluation of carcinogenic risk to humans. Vol. 83: Tobacco smoke and involuntary smoking. Lyon, France: International Agency for Research on Cancer; 2004.
16) Mun˜oz N, Day N. Esophageal cancer. In: Schottenfeld D, Fraumeni JF, editors. Cancer epidemiology and prevention. 2nd ed. New York: Oxford University Press; 1996.
17) Miller BA, Kolonel LN, Bernstein L, et al., eds. Racial/Ethnic Patterns of Cancer in the United States 1988–1992. NIH Publication No. 96–4104. Bethesda, MD: National Cancer Institute; 1996.
18) Turkdoğan MK, Akman N, Tuncer İ, et al. The high prevalance of Esophagial and gastric cancers in eastern Turkey. Med Biol Environn 1998;26:79-84.
19) Turkdogan MK, Testereci H, Akman N, Kahraman T, Kara K, Tuncer I, et al. Dietary nitrate and nitrite levels in an endemic upper gastrointestinal (esophageal and gastric) cancer region of Tu r k e y. Turk J Gastroenterol 2003;14(1):50-3.