2Şişli Etfal Eğitim ve Araştırma Hastanesi, Aile Hekimliği Kliniği, İstanbul AMAÇ
Biz çalışmamızda, önceden kemoterapi görmemiş hastalarda C-reaktif protein (CRP) düzeyi ile yaşam kalitesi ve metastaz ilişkisini, kemoterapinin CRP ve yaşam kalitesine olan etkilerini araştırdık.
GEREÇ VE YÖNTEM
Çalışmamıza katılan hastalar T.C. İstanbul Bilim Üniversitesi
Avrupa Florence Nightingale Hastanesi Tıbbi Onkoloji Kliniğine
2009 ve 2010 yıllarında başvuran, daha önce kemoterapi
görmemiş gönüllülerden seçildi. Hastalara kemoterapi öncesi,
akut enfeksiyon tablosu olmadığı fizik muayene ile ekarte edildikten
sonra, bazal serum CRP düzeyi bakıldı ve EORTC hayat
kalitesi formu QLQ-C30 (versiyon 3.0) dolduruldu. Aynı işlem
hastalar üçüncü doz kemoterapi için başvurduklarında tekrarlandı.
CRP ölçümü Cobas Integra 400/800 cihazında turibidimetrik
(latex) yöntem ile yapıldı.
BULGULAR
Elli yedi hasta üzerinde yapılan çalışmada hastalardan ikisi üçüncü
kemoterapisini almadan hayatını kaybetti. 36 ileri evre, 19
erken evre, 25'i kadın 30'u erkek toplam 55 hasta çalışmayı tamamlayabildi.
Hastaların altısı akciğer, dokuz tanesi kolon, 15'i
meme, 12'si mide, biri karaciğer, üçü safra yolları, dört tanesi
pankreas, biri kemik, üçü testis kanseri hastası ve biri nöro-endokrin
tümörlü hastaydı. İleri evre gurubun yaş ortalaması 55.7±11.7
iken, erken evre gurubun yaş ortalaması 52.6±13 olarak bulundu.
Her iki gurubun arasında yaş ortalaması bakımından anlamlı
bir fark yoktu (p=0.370). İleri evre ve erken evre olgularda CRP
düzeylerinin, gerek kemoterapi öncesi (p=0.359) gerek kemoterapi
sonrası (p=0.344) aralarında anlamlı bir fark bulunmadı. İleri
evre (p=0.907) ve erken evre (p=0.113) hastaların kemoterapiye
başlamadan önceki ortalama CRP değeri ile üçüncü kür kemoterapi sonrası anlamlı bir düşüş tespit edilememiştir. Kemoterapi
gören hastalarda yaşam kalitesi kriterlerinden genel iyilik halinde
(p=0.017), rol performansında (p=0.010), emosyonel durumunda
(p=0.00) ve sosyal durumunda (p=0.043) anlamlı bir iyileşme söz
konusu iken ağrı skorunda (p=0.005) ise anlamlı bir düşüş söz
konusu olmuştur.
SONUÇ
Çalışmamızda kemoterapi gören hastalarda CRP düzeyinde anlamlı
bir düşüş olmamasına karşın, yüksek CRP düzeyi ile düşük hayat
kalitesi arasında anlamlı bir ilişki bulunmuştur. Kanser hastalarında
CRP düzeyi bir yaşam kalitesi işaretcisi olarak değerlendirilebilir.
Ancak, daha fazla sayıda hasta ve CRP'nin bağımsız bir değişken
olarak yaşam kalitesi belirteci olduğunu gösteren istatistiksel çalışma
ve örneklemenin büyüklüğüne gereksinim vardır. Kemoterapi
ile CRP düzeyi ile yaşam kalitesi arasında anlamlı bir ilişki tespit
edilirken, kemoterapi gören hastaların ortalama yaşam kalitesinde
anlamlı bir artış olduğu tespit edilmiştir. Kemoterapinin sanıldığı
gibi yaşam kalitesini düşüren bir tedavi yöntemi olmadığı, özellikle
ilk üç kürde yaşam kalitesini artırdığı düşünülebilir.